25 Aralık 2012

Spiritüelliğin İlkeleri - INDIGO DERGISI

1. Egoyu aşın.
2. Kişisel geçmişinizi silin (Etiketlerden Arının).
3. Az çoktur (Çoğu değil azı isteyin ve sadeliği ilke edinin).
4. Kendiniz için yaşayın (Ancak kendiniz için yaşarsanız, başkalarına faydanız dokunabilir.)
5. Kendinize güvenin (içinizdeki Tanrısallığın farkına varın).
6. Spiritüel kimliğinizin farkına varın (Kabul edin veya etmeyin ruhsal dünya ile her an iç içesiniz).
7. Ciddi bir öğrenci olun.
8. Metafizikçi olun (Dış dünyada var olan her şeyin iç dünyanızdan kaynaklandığını bilin).
9. Bağlı ve istekli olun.
10. Rahatsızlıkta rahat edin (en huzursuz anda bile huzuru yakalayın).
11. Eşsiz olun (başkalarına özenmeyin).
12. Çıtanızı yüksek tutun.
13. Bir enerji alanı olduğunuzu görün.
14. Bedeninizi güç aracı olarak kullanın.
15. Sadece olun (sessizliğin öneminin farkına varın).
16. Dünya’yı durdurun  (geçmişi ve geleceği bir kenara atın).
17. Sezgilerinizi dinleyin.
18. “Karşısında” değil “yanında” olun.
19. Sadece yapın.
20. Evinize taşının (evden kasıt benlik ve bedendir. Yaşlılığın bedeninizi ele geçirmesine izin vermeyin).
21. Küçük şeyleri sürekli yapın.
22. Bağışlayın ve özür dileyin.
23. Dünyayı Yıkın (Ruhsal dünyaya geçiş yapın).
24. Rüya zamanında yolculuk yapın (Rüyalara önem verin).
25. Kusursuz olun.
26. Kendi tutkunuzun peşinden gidin.
27. Toplu Düşünün.
28. Aydınlanma zamanıdır şimdi.
29. Akışına Bırakın.

her bir ilke okunduktan sonra bunu içselleştirmek için birkaç gün kendimize müddet vermeliyiz.

James Arthur Ray - “Spiritüellik Nedir? Nasıl Kullanılır?”

24 Aralık 2012

Oğuz için...




Günün en güzel olayı Oğuz'un okulunda pedagog Tülay Hoca ile randevumuz vardı Oğuz ile yaşadığımız bir iki  problemle ilgili.


Bazen şiddet ile davranış gösterme (sadece anne ve babaya) (pedagoğumuza göre öfke patlaması)  ve bazen tuvaletini yapmayı red etme/erteleme veya altına kaçırma.

Öğretmeninin ve Pedagogun değerlendirmesine göre Oğuz yaşına göre çok olgun ve özgüveni yüksek bir çocukmuş ve kendi oluşturduğu sınırları varmış.Arkadaşlarına ve öğretmenlerine karşı çok nazik ve olgun  davranışlar sergiliyormuş. Öğrentmeni sanki içine küçük bir adam kaçmış gibi davranıyor bazen, kimseyi üzmek istemiyor dedi. bize karşı gösterdiği öfke durumu sanırım bizim ona fazla kontrollü davranmamız ve sınırlarını aşmamızdan kaynaklanıyor olabilirmiş. Bir de mükemmelliyetçilik var. 
Bazen yapamadığı şeyler karşısında kendisine gelen yardım tekliflerini kabul etmemesi ve yapamaması sonucunda da öfke duyması. Mümkün olduğunca ılımlı yaklaşarak herşeyin tam istediğimiz gibi olamayacağını, hatalarımızın yanlışlıklarımızın olabileceğini kendine anlatmamız ve kabullenmesini sağlamamız gerekliymiş.

Biz normal hayatta farkındaydık ama Oğuz genelde okulda da arkadaşlarına karşı mesafeli davranıyormuş.
elbecerileri,sayılar, yazma gibi işlerde de başarılı olduğunu söylüyor öğretmeni.
gelelim tuvalet konusuna; okulda tuvaletini ertelemesi bana ve öğretmenine söylediğine göre utandığı için ve pedagog Tülay hanıma göre bu gayet normal mahremiyet duygusunun şimdiden gelişmiş olduğunu gösterir dedi. sadece kaçırma konusunda önce bir ürologdan kas gelişimi konusunda tetkik yaptırmamızı istedi, sonra psikolojikmi olduğuna bakacağız dedi.

bu konuşmalarda benim için en değerli olanı özgüveni gelişmiş olmasıydı. Var olan bir takım sorunlar aşılabilir diye düşünüyorum ama var olmamış özgüveni yvermeye geliştirmeye çalışmak sanırım daha zor olurdu. 
tabi asıl mühim olan bunu incitmeden kırmadan olduğu gibi koruyabilmek, geliştirebilmek.

Napıyoruz daha çok sohbet, daha çok paylaşım, olanları alttan almak, kavgaları hoş görmek, sabır göstermek tabi şımarıklığa dönüştürmeden, bazı şeyleri kaza olduğuna yormak, oluruna bırakmak bizim küçük adama fazla yüklenmemek....

Doğum Günü

24.12.2012

Doğum günüm.
2012 hızlı bir seneydi, benim hayatımda yaşadığım ve benim hayatımda bir şekilde bulunan insanların hayatlarında yaşadıklarını gözlemlediğim kadarı ile tam anlamıyla kaos bir yıldı. Değişimlerin, zorlukların yaşandığı bir sene oldu gibi.
Hayatta herkes bir şeylerin peşinde birşeylerin hevesinde, belki iyi yaşamanın yollarını arama, birşeyleri yetiştirmenin gündelik telaşı içinde ne yaptığının yada yapması gerektiğinin farkında bile olmadan sanal şeylerde mutluluğu bulma, iyi yaşıyor olmanın hakkını vermeye çalışma, kimi sevgi/aşk, kimi iyi bir iş, kimi bedava yaşama, kimi gezme tozma eğlenme, kimi yaptıklarının havasını atma....
Parasızsan fakirsen bunları düşünmek için zaten imkanların yok hep ekmek hep ekmek derdi...

belki durgun durağan bir yaşam kimseyi tatmin etmiyor, belki de kimse o yaşama ulaşamıyor, ulaşmayı bilmiyor. 
Heveslerimizin, gündelik hayatlarımızda önümüze birşekilde serilen şeylerin bize düşündürmesi istenilenlerin peşinde değirmen taşında buğday misali öğütüyoruz zamanı...

Sanırım hepimizin bir sınanma sırası ve sınanma şekli var taki o güne kadar koşuşturmacanın içinde zamanı öğütüyoruz, sınanma sırası bize geldiğinde allak bullak olan yaşamımız, belki duygularımız, belki üzüntülerimiz, depresyonlarımız, çaresizliklerimiz bizi sıradan yaşama doğru gidilmesi gereken bir yola sürüklüyor, bu bir şans mı acaba.
Başarı öykülerinin içinde dikkatedilirse hep bir sınanmışlık vardır, hep bir dibe vuruş , öyle yada böyle.
Anladığım öncesinde sınanmadan huzur yoluna giriş yok galiba...
Yaşım 35 yolun yarısı. belki kısmetse bir bu kadar daha yaşarım. Allah'a ve çizdiği kadere kalmış.
mühim olan her yeni günü yeni bir doğuş olarak görebilmek onun kıymetini bilebilmek. bende her doğan günümde hayatımın peşinden koştum koşturdum, kimi olanları oluruna bıraktım, kimini oldurmaya çalıştım, ben de sınandım, bende huzur buldum, ben de acı çektim, bende sevdim, sevildim,sevilmedim... 
Şimdi yaşımımın verdiği olgunluğumu (bilgelik anlamında değil yaşamımı idame ettirebilmek anlamında)  bu mücadeleme borçluyum.
 Atomu parçalamadım evet veya tuvalet kağıdı icat etmedim ama Allah'ın bana verdiği hayatı , yaşama şansını elimden geldiğince hakkını vererek, kendimi severek ve sevgimi herşeye vererek değerlendirmeye ödüllendirmeye çalıştım. Gülümsedim hep...

35'imde gerçek anlamda yaşadığım ve deneyimlediğim en önemli şeyler;
1- Hiç bir şeye (Allah'tan ve sana verilen yaşama hakkından başka)  fazla değer vermeyeceksin, sahiplenmeyeceksin.
Herşey bitici, herşeyin bir sonu, gidişi, bitişi, ölüşü var,sadece hakkını ver.
2- Ne geçmişte yaşa ne geleceği planla, sadece ve sadece elinden geldiğince, hakkını verek şimdi de yaşa. bu geçmişi unutturuyor, geleceği kendi kuruyor zaten.
kendini şimdi dışında bir yerde bulduğun an geri gel veya ileri git yani şimdiye dön.
3- Sev, gülümse ve ağla. İyi olabilir, kötü olabilir, yalan olabilir, gerçek olabilir, ne olursa olsun SEV, GÜLÜMSE ve AĞLA...


Daha çok var ama enleri sıralasam bunlar ilk üçe girerdi. 
 bu da böyle işte.... En kötü günümüz böyle olsun. Nice huzurlu senelere.

21 Aralık 2012

Berrasu için dua edelim.



Dualarımız Berrasu için.

15 Aralık 2012

Oğuz'un Ctesi karikatürü...


8 Aralık 2012

marakas


7 Aralık 2012

12 büyük işadamı başarının sırlarını tek cümlede anlattı!

Hepsinin ayrı bir kariyeri, hepsinin hayata bıraktığı çok şey var. Başarıyı istemişler, yakalamışlar, kavramışlar ve “marka” olmuşlar. Türkiye’nin dünyaya ismini duyurdukları bu 12 büyük işadamı başarıyı “tek cümlede” nasıl tanımladı dersiniz? Her cümlenin bir “hayat” barındırdığını ve “başarının anahtarına!” kılavuzluk ettiğinin altını çizmek istedim. (Özgür ŞAHİN) 
Cem Boyner: Her adımı hayatınız sanki o kadarmış gibi atın.

Bülent Eczacıbaşı:
Hiçbir şey yapmayanın cezası, hata yapanınkinden daha büyük olmalı.
İnsan sarrafı yoktur, bir insanı tanımak ve değerlendirebilmek için çok vakit ve
çaba harcamak berektiğini bilenler vardır.
İshak Alaton: Rotasını bilmeyen yelkenliye hiçbir rüzgar yaramaz. Size menfi görünen, ancak yaratılışınızdan kaynaklandığı için değiştirme imkanı bulamadığınız hususlar üzerinde durmayın.

Rahmi Koç:
Kazandığın kadar harcarsan, fakirleşiyorsun demektir. Dolayısıyla bütçenizi bilin. Hayatta bir yere varmak için hırslı olun fakat hırsınız, mantığınızın önüne geçmesin.

Ferit F. Şahenk
: Çevrenizdeki herkese size davranılmasını istediğiniz gibi davranın.
Hata yapmaktan korkmayın. Tecrübe ancak böyle kazanılır. Başarı, zamana ayak Uydurmak demektir.

Vitali Hakko:
Taklit edilmekten korkmayın, tersine övünç duyun. Yaratamazsanız Üretemezsiniz, Üretemezseniz pazarlayamazsınız. Bu kutsal üçlü bir bütündür.

Ahmet Nazif Zorlu:
Sakin yağacaksın bakarsın sonra yeşerir.

Jak V. Kamhi:
Yüz başarın olabilir, bir ihmal işi bitirir!
Hüsnü Özyeğin: 100 metre değil, maraton koşun. Acilen yurtdışına açılın. Yoksa ileride yer bulamazsınız!  Yer kapma savaşı sadece Türkiye’de değil.

Tuncay Özilhan:
İnsanı, organizasyonun en önemli unsuru olarak görün.

Mustafa Koç:
Elinizden ve dilinizden kimseye zarar gelmesin. Önyargılı olmayın.
Aşırılıktan kaçının. Haksız kazançtan uzak durun.

Şarık Tara:
Zoru tercih edip çabuk ilerleyin. Şartlar ne olursa olsun, dürüstlükten ayrılmayın.

Kaynak : Cnbc-E Busines

6 Aralık 2012

20 SORUDA HAYAT KALiTENiZi ÖLÇÜN


1. Her gün yeterli ve düzenli bir şekilde uyuyor musunuz? (Son araştırmalar, en az yedi saat uykunun gerekli olduğunu söylüyor.)
2. Uykunuzun kalitesinden memnun musunuz?
3. Düzenli yemek yiyor musunuz? Kahvaltı yapıyor musunuz?
4. Kafein, şeker, tuz gibi maddeleri, işlenmiş gıdaları tüketiminiz limitli mi?
5. Haftada en az üç kez egzersiz yapıyor musunuz?
6. Her gün en az bir saatinizi iş dışında bir aktiviteyle uğraşmaya, dinlenmeye, gevşemeye veya bir hobiye ayırıyor musunuz?
7. Stresle baş etme yöntemlerini biliyor musunuz?
8. Araba kullanırken kemer takıyor musunuz?
9. İçkiliyken araba kullanıyor musunuz veya içkili birinin aracına biniyor musunuz?
10. Fiziksel veya ruhsal bir şikayetiniz olduğunda bunun nedenlerini araştırmak ve tedavi olmak için gerekli yardımı alıyor musunuz?
11. Fiziksel veya ruhsal şikayetleriniz için önerilen tedavileri düzenli ve aktif olarak sürdürüyor musunuz?
12. Sigara veya alkol tüketiyorsanız bu, sağlığınızı etkileyecek düzeyde mi?
13. Kilonuz sağlıklı sınırlarda mı?
14. Yaşadığınız ortamdan memnun musunuz?
15. Aile ve arkadaşlarınızla vakit geçiriyor musunuz?
16. Duygularınızı, düşüncelerinizi ve isteklerinizi ifade edebiliyor musunuz?
17.Hayattan keyif almak için anın tadını çıkarabiliyor musunuz?
18.Zamanınızı iyi ayarlayabiliyor musunuz, yoksa hep bir telaş içinde misiniz?
19. Kendinizle ilgili herhangi bir sıkıntınız olduğunda, fiziksel ve ruhsal durumunuzu, çevrenizi, yaşam şartlarınızı ve alışkanlıklarınızı gözden geçirip sıkıntınızın kaynağını arıyor musunuz?
20.Bütünsel sağlığınız için sorumlu kişinin sadece kendiniz olduğunun bilincinde misiniz?

Yazan : Başak Deniz
Kaynak : milliyet.com.tr

21 Kasım 2012

Doğarken dünyaya bir kullanma kılavuzu ile gelmediniz!

Doğarken dünyaya bir kullanma kılavuzu ile gelmediniz; aşağıdaki kurallar yaşamınızı daha iyi kılmak içindir.

1. Size bir vücut verilecektir. Onu beğenebilir ya da ondan nefret edebilirsiniz, ancak kesin olan bir şey varsa o da ömrünüzün geri kalanı boyunca ona sahip olacağınızdır.


2. Dersler öğreneceksiniz. “Yeryüzünde Yaşam” isimli tam zamanlı gayrı resmi bir okula kaydoluyorsunuz. Her kişi veya her olay birer Evrensel Öğretmen’dir..


3. Hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır. Büyümek bir deneyim sürecidir. “Başarı” kadar “yenilgiler” de bu sürecin bir parçasıdır.


4. Bir ders öğrenilene kadar tekrar edilir. Bu ders, ta ki siz öğrenene kadar size çeşitli biçimlerde anlatılır — ancak ondan sonra bir sonraki derse geçebilirsiniz..


5. Eğer kolay dersleri öğrenemezseniz bu dersler giderek zorlaşırlar. Dışsal sorunlar içsel durumunuzun kesin bir yansımasıdır. İçsel engelleri ortadan kaldırdığınız zaman dış dünyanız değişir. Acı, evrenin sizin dikkatinizi çekme şeklidir.


6. Davranışlarınız değiştiği zaman bir dersi öğrenmiş olduğunuzu anlarsınız.. Bilgelik egzersizdir. Bir şeyin bir parçası, hiç bir şeyin birçoğundan daha iyidir.


7. “Bura” dan daha iyi bir “orası ”yoktur. “Orası” dediğiniz yer “burası” olduğu zaman gene “bura ”ya kıyasla daha iyiymiş gibi görünen bir “orası” olacaktır.


8. Diğer insanlar yalnızca sizin aynanızdırlar. Diğer bir kişinin bir yönü sizin kendinizde sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz bir yönünüzü yansıtmadıkça onu sevmeniz ya da ondan nefret etmeniz mümkün değildir.


9. Yaşamınız size bağlıdır. Yaşam size tuvali sunar, resmi siz yaparsınız . Yaşamınıza sahip çıkın — yoksa başkası sahip çıkacaktır.


10. Daima ne isterseniz onu alırsınız. Bilinçaltınız kendinize çektiğiniz enerjileri, deneyimleri ve insanları doğrulukla belirler — dolayısıyla ne istediğinizi bilmenin en güvenilir yolu neye sahip olduğunuzu görebilmektir. Kurbanlar yoktur, yalnızca öğrenciler vardır.


11. Doğru ya da yanlış yoktur, ama sonuçlar vardır. Ahlaki yaklaşımların faydası olmaz. Yargılamalar ise yalnızca davranış kalıplarını korumak içindir. Yalnızca yapabildiğinizin en iyisini yapın.


12. Cevaplar kendi içinizdedir. Çocukların başkalarının rehberliğine ihtiyacı vardır; bizler ise olgunlaştıkça “Ruhun Yasalarının yazılı olduğu kalbimize güveniriz. Bildikleriniz duyduklarınızdan, okuduklarınızdan ya da size söylenenlerden çok daha fazladır. Yapmanız gereken yegâne şey bakmak, dinlemek ve güvenmektir.


13. Doğduğunuzda bunların hepsini unutacaksınız.


14. Ne zaman arzu ederseniz hatırlayabilirsiniz.



Chérie Carter-Scott’un “Hayat Bir Oyunsa, İşte Kuralları” adlı kitabından alıntıdır. 

Ayşenur Yazıcı'nın Twitter'da paylaştığı bir yazı.

10 Kasım 2012

yanlız bir hafta sonu

yanlız kaldım evde sağa git sola git bu kapalı havada evde geçmeyecek zaman dedim akasım coşasım var kızgınmıyım neyim içimden herşeyi atasım var giydim sporları çıktım sokağa yağmurda müzikle sırılsıklam yürüdüm de yürüdüm bacaklarım taşımayana kadar
bulutlar gibi çatıktı kaşlarım dolu dolu gözlerle yağmurlarla ağlayasım vardı bedenim dur dedikçe onunla da kavga ettim sus duymak istemiyorum diye sanki uzaklaşasım kaçasım vardı kimse yoktu başka yağmur vardı benden hırçın deniz rüzgar bir de çatık bulutlar
 iyi geldi galiba yordum kendimi duygularımı biraz oksijen enjekte ettim rahatladı organlarım martıya özendim kızdım ben deli gibi kanat çırpsamda sanki yerimde sayıyor gibiyim o is tek hamlede havalanıverdi adil değil
sonra dedim yanlızlık Allah'a mahsus...

23 Ekim 2012

Oğuz & annesi

Bu yeni nesle akıl sır ermiyor bizim oğlan bu saatte uyumaya calışırken"önce ağlar , ben susturmaya çaşışırken ama ağlamamı durduramıyorum der, sonra konuşmaya başlar ......sonra ama neden bu kadar cok şey soylemek istiyorumki,babamın bilgisayarında kızgınkuşlar ateşli bir reklam yapmış neden acaba! Siyah kuşlarda ateşlimi ateşsizmi öğrenmek istemiş, bize sorsalardı söylerdik........kuşlar kızgın olurmu........neden o zaman kızgın kuşlar var..."oğluuuum ne diyorsun....

Dahası da var; ben konuyu degiştirmeye calışınca oof kafamı karıştırıyorsun hangi konuda kalmıştık anne...benden azarı işitince de ağlama hazırlıkları yaparak gözlerimin içi yaşlarla doldu anneee.....şimdide odasından bağırıyor bu gece beni hiç mutlu edemiyorsun...."sevindim aslında demek hergece mutluymuş ;) ben de seslendim ona ne guzel o zaman en kötü günümüz böyle olsun oğluuuum....

Oğuz & annesi

Oğuz ve annesi replikleri;anne«sevgiliiim,sen kimin sevgilisisin» oğuz«annemin,babamın,babannemin,filizin,burcunun,şevvalin,dedemin,nurun...» annesi«sadece benim ol,ne dersin» oğuz«ama bu haksızlık olur» anne«kime haksızlık olur?» oguz«beni seven insanlarıma haksızlık olur» ...

18 Ekim 2012

oğuz& annesi

Oğuz apartman kapısını çalar ;
anne;
– kimo?
Oğuz;
–biziz,der ve yanındaki babasına;
–biziz dediğimde biz olduğumuzu nerden anladı?

21 Eylül 2012

Geleceğin suçlusunu yetiştirmek için...

Ey anne ve babalar! Geleceğin suçlusunu yetiştirmek için şu 8 basit kuralı uygulamanız yeterli...

1. Daha küçükken çocuğa ne isterse vermeye başlayın!
Ki, böylece herkesin onun geçimini sağlamakla mükellef olduğuna inansın...

2. Çocuğunuz fena sözler söylediğinde gülün!
Ki, kendisinin akıllı olduğuna inansın...

3. Ona düşünmeyi, beynini kullanmayı sakın öğretmeyin!
Bırakın, on sekizine gelince kendisi karar versin...

4. Yerde bıraktığı her şeyi kaldırın: kitaplarını, giysilerini, pabuçlarını... Onun için her şeyi siz yapın!
Ki, sorumlulukları hep başkalarına yüklesin...

5. Onun önünde sık sık kavga edin!
Ki, bir gün aile parçalanırsa pek de şaşırmasın...

6. Ona istediği kadar harçlık vermekten kaçınmayın!
Ki, asla kendi parasını kazanmanın ne demek olduğunu öğrenmesin...

7. Yiyecekmiş, içecekmiş, konformuş, tüm arzularını yerine getirin!
Ki, istediklerini her zaman elde etmeye şartlansın...

8. Komşulara, öğretmenlere, polise, vs. karşı hep onun tarafında olun!
Ki, hepsine karşı önyargılarla davransın...

(Prof.Dr. Üstün DÖKMEN)

10 Eylül 2012

Oğuz & Babası

Oğuz re klamlarda duyduğunu nasıl kullanıyor; baba derki;–oğuz haydi hazırlan okul alışverişine gidiyoruz.
Oğuz der ki;–baba televizyonda diyorki okul alışverişi sizi tüketmesin..... : )))

9 Eylül 2012

Pier Loti Kahvesi






5 Eylül 2012

ŞİMDİNİN GÜCÜ

Herkes mutlaka okumalı! Geçmiş ve geleceğin yaşadığımız hayat üzerinde hiç bir anlamı olmadığını, sadece ve sadece şimdide yaşadığımızın bilincine varmamız gerektiğini anlatan bir kitap.
Bugün iyi olan, bugünü iyi yapar, geçmişini affeder, geçmişi ile barışır, geçmişin etkisinden kurtulur ve kendine iyi bir gelecek de hazırlar.

Hayatın akışına uyabilmek, olanı olduğu gibi kabullenmek, değiştiremediklerimiz için kendimizle barışmak, kabullenmek, karşımıza çıkan engellere , acılara, mutsuzluklara direnmeden onların içimizden akıp gitmesine müsade etmek (ki aslında tüm bu olumsuzlukları oluşturan da bizim düşüncelerimiz...) , gerçekten insan hayatında manevi aydınlanmayı sağlayan bir rehber kitap.

Bir çoğumuzun bildiği bir gerçek sadece şimdinin önemli olduğu, ancak bildiğimiz diğer bir çok doğru gibi bu da farkında olmamızdan bir süre sonra etkisini ve değerini yitiriyor. Benim için gerçekten içinden aldığım ve defalarca okuyarak sindirmeye, hayatıma sokmaya çalıştığım bir çok fikir , tema , öğreti vardı. Düşündüğüm, farkına vardığım ama yapamadığım, hayatıma nasıl uygulayacağımı bilemediğim, belki de hep egom tarafından çürütülen fikirler, biraz biraz yerine oturuyor kafamda, uygulaması zaman alacak gibi...

Bu kitabın devamı kitaplar da var.... Şimdinin Gücü Uygulama Kitabı, Varolmanın Gücü, Dinginliğin Gücü.

Kabul etmeliyim ki şu da var bu tür kitapları okumayı seviyor , yazanı da takdir ediyorum. İçeriklerinde buda'dan, budizmden, aydınlanmanın keyfine varmış keşişlerden , Isa'dan bahsediliyor. Ne güzel ki bizim inancımız olan fakat tam anlamıyla maalesef içeriğini kendimizde uygulayamadığımız, gerekliliklerini hayatımızla tam olarak bütünleştiremediğimiz dinimiz İslamiyet ve kitabımız Kur'an aydınlanmak, maneviyatı güçlendirmek konusunda en iyi kılavuz. Sanki tüm ideolojileri zaten içinde bulabileceğimiz bir dine mensubuz. (tabi uygulayanlar sözümün dışında kendilerini takdir ediyorum)

Rumi'nin  dilinden düşürmediği ve insanın mutluluğunun veya huzurunun formülü olan  "aşk" ,  "her şeyi sev" belki gerekirse "acı çek" "olanı kabul et", "hayata direnme" teorileri de manevi aydınlanmanın bizim için ne kadar içinde yaşadığımız ama içine giremediğimiz dinimizin temelinde yer aldığı bir gerçek, tabi farkında olana ve kabul edene... En güzeli de seni her an elinden yakalayıp acından çekeceğine emin olduğun  Allah'ın varlığı ve buna duyduğun kayıtsız koşulsuz inanç, güvende olma hissi....

31 Ağustos 2012

İĞNEADA-KIRKLARELİ


Bu ağaçlarla çevreli müthiş yolda inanılmaz keyifli bir yolculuk yaptık ve buraya kadar gelmişken hatta İğneada'ya gitmeye niyet etmişken Dupnisa mağarasına da uğramadan gitmeyelim dedik. Oğuz mağaralar konusunda bir hayli tecrübeli olduğu için bu ona macera içeren bir oyun gibi geliyor artık ve acaip keyif alıyor... İğneada; doğası, denizi, ormanları bir harika ancak burası da bakım konusunda biraz emek istiyor.











 



30 Ağustos 2012

KIYIKÖY

Kıyıköy Kırklareli'ne bağlı bu küçük kıyı kasabası Kastro'ya göre biraz daha bakımsızdı. ama burasıda el değmemiş müthiş bir tabiat harikası hem denizi hemde ormanları ile. Yemek yemek için çok güzel balık lokantaları var bunlardan biri de bizim denemek için girdiğimiz Son Tango lokantası, küçük bir aile işletmesi  samimi insanların işlettiği böyle yerlerde yemek yemek ayrı bir keyif, fiyatlarda gayet makul. 
burasıda güzel işletilse ve bakım yapılsa, sahil elsen geçse, kabinler güzel tuvaletler olsa, şezlonglar koyulsa.... gerçekten de kaçamak yapmak için güzel bir yer. mutlaka gidilip görülmesi gereken yerler , tabi çok fazla şey beklememek lazım.





















Bakış Açımız

İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.

Benjamın Franklin

Kaç Tık