6 Kasım 2009

STUDYO FOTOGRAFLARIMIZ



5 Kasım 2009

Ve anne, baba, oğul olmanın yıldönümü!

En güzeli de ilk doğum günü, ve anne baba oluşumuzun ilk yıldönümü için stüdyoda fotoğraflar çektirdik. Yakında...
* Gayet başarılı....

Mutlu Yıllar Bölüm 2 :)

İlk doğum günü nasıl kutlanır?

Önemli günlere olan hassasiyetimden!!! bugün için planımız gayet basitti...
İlk doğum günü için kritik bulduklarımı, olması / olmaması gerekenlerimi yeri geldiğinde sıralamakta fayda görüyorum. Tabi evimizin erkekleri baba ve oğul birlikte hasta olduklarından fazla abartmamanın her ikisi içinde en iyi olacağını düşündük...
Güzel, taze ve leziz ama abartılı olmayan bir pasta ile başladık.
* Aslında kendim bir pasta yapsaydım diye düşünmedim değil!
(Şöyle bol meyvelisinden, kendi tasarımım olan, hemde bol hatıralısından :)

Bir blogda masanın baş köşesine bebeği dikip alttan çaktırmadan tutup sanki kendi ayakta duruyormuş gibi fotoğraf çekme fikrini okumuştum, iyi fikirdi.
* Bizde pek başarılı olmadı. Ben onu tutmaya çalışırken gülme krizine girdim çünkü yavru kuşum sürekli bir pastayı parmaklama hatta avuçlama arzusu içerisindeydi, onu tutabilne aşk olsun.
Mümkün olduğunca fotoğraf çektik...
* Bir fotoğrafçıyı bu iş için tahsis etmek iyi bir fikir. Makineyi, poz yakalamayı iyi bilen, ortamın hassas anlarını yakalamakta tecrübeli ve bakmayı ve görmeyi bileninden...
Tam olarak üflemek fiilini bilmediğimiz için bu konuda kendisine yardım etmek icap etti.
* Tıpkı kapı nerde, kuş nerde, kulağın nerde, elindekini ver hadi bana... diyerek onu şunu bunu öğrettiğimiz gibi "hadi üfle Oğuz"u da doğum günü öncesi hazırlıklarına eklemek lazımmış...

Oğuzu pastanın başına oturtup onu salmak, yiyebildiği kadar avuç avuç yesin tontonum demek...
* Keşkelerimden biri hatta kendi pastasını koyup önüne, olayın akışına bırakmak Oğuzu iyi bir fikirmiş. Yada küçük bir pasta daha alıp operasyona onun üzerinden gidilebilirdi.

* Çok fazla davetli olmayışı hm Oğuz, hemde bizim açımızdan iyi oldu, kimse yorulmadı, herkes mutluydu.
* Kısmetse (Allah hepimize sağlıklı uzun ömür versin) en büyük partiyi o 18 yaşına geldiğinde ona hediye olarak sunmak istiyorum.
* Yapılan yiyecekler arasında mutlaka bebişim için uygun yiyeceklerde olmalı, ki o da herkesle beraber masaya oturdu ve herşeyden yedi.


1 Kasım 2009

Happy Birthday Oğuz Türk.

1 yaş. 12 ay. Resimler yakında.

Kendimizle ilgili ne varsa hep sonradan hatırlanır, sonradan konuşulur oldu sen hayatımıza girdin gireli, mutluluklarımızda, mutsuzluklarımızda, hastalıklarımız veya sağlıklarımızda hep senden sonra geldi 1 yıl 9 aydır, evet evet sen 1 yıldır değil tam 21 aydır bizim hayatımızın içindesin, temelindesin, ortasındasın.

Hersey nasılda değişti, başkalaştı, biz değiştik, geliştik, daha da büyüdük, yaşlandık, olgunlaştık.... Senle ağladık, en çok ta uzun zamandır hep senle gülüyoruz, daha doğrusu senle herşeye güler olduk. Gülüşün olmadan, kokun olmadan, sesin olmadan, pıtır pıtır ortalıkta sen dolşmadan olmuyor , artık olmuyor hiç bir şey sensiz.

Sevgi sensin, emek sensin, aşk sensin, hayat sensin, gülmek, ağlamak sensin, gezmek dolaşmak, yaşamak sensin. Galiba biz bu dünyada herşeyimizi sen yapmışız Oğuzum.

Doğum günün kutlu olsun. Nice nice senelere Allah sana uzun ve sağlıklı ömür versin.
Tek dileğimiz önce vatanına sonra insanına sonrada ailene hayırlı bir evlat olman.

Yürüyorsun, üstten alttan 4 dişin var, konuşma konusunda henüz net bir şey duyamadık. Olunca yazarız acelemiz yok :)
İnatçısın, meraklı da, yemek yemeği çok şükür seviyorsun. Uykuyla şu aralar pek aran iyi değil. Işıklara bayılıyor, düğmelere basmak için çıldırıyorsun. Ayaklar favorin, incelemeye bayılıyorsun. Tam bir baba hayranısın. Anne merakın da eh fena sayılmaz...
Daha ne söylenir ki, çok tatlısın çok....

Nice senelere...

Bakış Açımız

İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.

Benjamın Franklin

Kaç Tık