Başka Bir değeri var bende Eminönü'nün. Mısır Çarşısı'nın, Galata Körüsü'nün, Kulesinin, Yeni Cami'nin, güvercinlerin, Marputçular Çarşısı'nın, boncukların, balık ekmeğin....
Say say bitmez.
Buraları gezdiğimde hep eski zamanların kokusunu duyar, ruhuna bürünürüm...
Güneşli günlerde, insanların koşuşturdukları, kadınların evinin önünü süpürdüğü, balkondan çamaşır sarkıttığı, mis gibi çiçek kokularının yayıldığı, belki bir yoğurtçunun çıngırağını salladığı, belki faytonlardan gelen at nalı seslerinin yankılanığı o eski ama büyülü olan İstanbul sokakları gelir, insanların yaşamı gelir gözümün önüne...
Bir de yağmurda çamura saplanan pabuçlarım :)
Gündüzleri nayloncuların, hallaççıların, şerbetçilerin, macuncuların, sucuların, boyacıların, seyyar satıcıların naralarını, gece ise bekçilerin düdüklerini, salepçilerin seslerini , komşuların kahkaha dolu kapı önü veya bir demlik çay eşliğindeki bahçe sohbetlerini hatırlıyorum.
Köşedeki pastaneden alınan tek top dondurmalar, mahalle bakkalından alınan fruko, çamlıca gazozlar vardı sace...
Ne kadar da yaşlanmışım diye hayıflanmıyorum, ne mutluyum ki o günleri ucundan da olsa yakalamışım çünkü çocukluğumun en güzel günleri hep o eski sokaklarda, o eski köşkte, o eski köşklerin olduğu bahçelerde geçti.
Belki devamı da gelir.....
Bakış Açımız
İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.
Benjamın Franklin