5 Haziran 2011

KEFKEN - İZMİT

Merak ettiğim yerlerden biri de Kefken'di, sabah erkenden çıktık yola, amaç yoktu ama hedef belliydi. Denize girermiyiz girmezmiyiz diye bilemediğimiz halde aldık mayoları yanımıza, oraya vardığımızda biraz bakımsız bir kıyı kasabası sisli ve puslu bir şekilde karşıladı bizi.
hemen indik sahile kimsecikler yoktu neredeyse bizde kurduk piknik soframızı akşamdan hazırladığım kahvaltı tabaklarını termostaki çayımızı da yudumlayarak indirdik mideye.
Sonrasından öğlene doğru hava birden açıldı, sisler dağıldı tabiat ana sımsıcak güneşi ile güldü yüzümüze. Denize de girdik Oğuz yılın ilk deniz sefasınıda yapmış oldu. Çıkmak bilmedi sudan tir tir titremesine rağmen, sonra kıyıda kumların üzerinde 1 saat kadar temiz bir uyku çekti. uğradığımız kasaba pazarından da köy yumurtası, bal, sebze, meyvede alıp çıktık dönüş yoluna.

Bakış Açımız

İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.

Benjamın Franklin

Kaç Tık