7 Şubat 2009

Nur Teyzem

En küçük teyzem bize gelmişti, biraz ciddi bir duruş sergiledim ona alışana kadar, en son gördüğümde pek kendimde değildim biraz gazlıydım da henüz tam olarak kim kimdir fazla bilemiyordum  :) Pamuğum diye severken beni en çok hoplatıp zıplatan da o oldu. Sanırım bundan sonra çok iyi anlaşacağız ...

6 Şubat 2009

Babaannem ve ben :)

Babaannemle sohbete dalmıştık.

Biraz uykum gelmedi dersem yalan olur ;)


5 Şubat 2009

Objektifleri hiç kaçırmıyoruz artık :)

4 Şubat 2009

Bizi çok şaşırtıyorsun!

Sevgili küçük Oğuz'umuz,

Belki her anne baba benzer şeyleri yaşıyordur, bu başkaları için önemsiz ve anlamsız bir ayrıntıdır belki ama biz sende ilk kez yaşadığımız her şeyde heyecan, mutluluk, neşe buluyoruz ve senki bu huy, bu davranış, bu oluş daha önce hiç bir yerde, hiç kimseler tarafından yaşanmamış gibi geliyor bize. Buda ilk kez anne baba olmanın verdiği bir tutum olsa gerek :)

Bugün sen yeni bir emme şekli geliştirdin, aslında bu emme şekli değil emmeyi oyun haline getirme şekli sanırsak. Memeyi 2 kez emiyor ve daha sonra çevreye kısa bir bakış atıp tekrar memeye dönerek 2 kez daha emiyorsun ve bunu bir süre rutin bir şekilde yapmaya devam ediyorsun.
Bu anneciğinin canını çok acıtıyor ve sana bir kızma hareketi gösteriyor sense bunu gülücüklerle tamamlayarak annenin gönlünü alıyorsun....

Kimbilir daha ne oyunlar keşfedeceksin küçük prens. Ama merak etme bu oyunlarının içinde Allah'ın izni ile bizler de olacağız ve hep eğleneceğiz seninle...

annen ve baban...

2 Şubat 2009

Abi olmuş sayılır mıyım?

Artık annem bazı şeyleri kendi başıma yapmam gerektiğini söyledi. İlk olarak üzerinde bir sürü araba resmi olan en sevdiğim pijamamla yatmadan önce, doymadığım için babamın hazırladığı mamamı yerken biberonumu kendim tutabilirmişim.

Sanırım artık abi oldum :))) Hihihi

1 Şubat 2009

Oğuz Türk 3. ayını tamamladı…

Koskoca 3 ay nasıl geçti inan anlamadık. Sen bu 3 ayda öyle başka bir hale geldin ki.
Oturmaya, kalkmaya çalışıyorsun en güzeli de seni sevenlere gülücükler saçıyor, kucaklanmak istediğinde hareketlenip agular yapıyor kimi zamanda nazlı nazlı ağlıyorsun.
Ve en güzeli, seyretmekten en çok zevk aldığımız şey beşiğinin yanındaki duvardaki Walt Disney karakteri sevimli Goffy’ne gülücükler atıp onunla konuşmaya çalışıyorsun. İlk fark ettiğimizde buna inanamadık ama şimdi seni ne zaman alt açma yerine koysak gözlerin hemen Goffy’ni buluyor.

Seni sevmenin tadına şimdi şimdi vardık. Artık sık sık ağlamıyor sık sık gülüyorsun. Uyandığında gerinip gerinip gülücükler saçıyorsun. Anlatmakla bitmeyecek daha bir sürü numaraların var. Hepsini zamana bıraktık. Sana ait anları yakalamaya çalışıyoruz. Yakaladıkça onlardan bahsetmeye çalışıyoruz ve zamanı geldikçe bunları seninle de paylaşacağız.

Nice aylara, yıllara…
İyiki varsın oğlumuz.
3. ayın kutlu olsun.

Bakış Açımız

İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.

Benjamın Franklin

Kaç Tık