16 Şubat 2011

Hastalık hali...

Dışarıda çok kapalı bir hava var zaten hasta olan bedenime inat, mutlu ve mesut olmaya çalışan ruhumu da bu kapalı havanın verdiği buhran hali esir almış durumda. Dört koldan kuşatıldım yani....
İçimde, bedenimi terk etmek istemeyen sinsi bir grip kol geziyor. Bir türlü iyileşemedim, hakikaten bu keçi gribi dedikleri benden de inatçı çıktı. Öksürük belası geçmek bilmiyor.
Her gören öksürüklü halime acıyıp bana bilimsel dayanağı olmayan ama kesin çözüme ulaştırın halk tipi kulakdan dolma ilaçlar öneriyor. Bense tembellikten hiç birini deneyemiyorum, elim varmıyor napiim. Ama itiraf ediyorum dün akşam bir çok otun içine zencefili de karıştırarak tadı tuhaf bir çay yapan MY sayesinde öksürüksüz rahat bir uyku uyudum. Vefalı eş ne kadar önemli....
Aynı hastalıktan MY de nasibini aldı ancak onun ki hafif geçti. Kışın o daha ağır bir grip geçirmişti ben de kendi kendime diyordumki ne güzel bu kış hiç hasta olmadım, ama demek herşeyin yazılı bir sırası varmış, onun hafif geçirdiğini ben ağır geçirdim, herhalde o bir öncekinden idmanlı ve bağışıklıklı olduğpu için böyle oldu...
İlginçtirki kendi hastalığında yaptığımız çaylara ağzını sürmeyen Ozoz, benim çaydan ballandıra ballandıra bir içtiki ....Alem bu çocuk milleti.

Yeni kelimelerimiz "abartma istersen" :) bir de Türk filmlerinden çıkma gülüşü varki sormayın.... Yapmacık hahahaha diye gülüyor, çok komik yahu...
geçen haftalarda hava inanılmazdı güneşli serin, benim havalardan yani, acaip iyi hissederim kendimi güneşli sonbaharlarda ve kışlarda.... Ama şimdi kapalı, yağsammı yağmasammı havası var, dur yağmayım da insanları azcık bunalıma sürükleyeyim der gibi bir hava...
Geçen hafta geçirdiğimiz o birkaç güzel günün acısını bu hastalık fazlasıyla çıkardı gibi :(

Hayat sen bilemediğimiz bir şekilde aslında ne kadar da adilsin... Kaderinde parmağı var bu adalet düzeninde tabii ki.
Her kötülük elbet cezasını bulur. her yanlış mutlaka doğruyu bulur.
Bununla ilgili şu söze bayılırım aslında "keser döner sap döner gün olur hesap döner" ... Ben buna çok inanıyorum... İnancım sonsuz hatta.Bu sebeple içimde genelde rahattır, her ne kadar insan anlık haksızlıklara, adaletsizliklere katlanmakta zorlansa da, kondurmamasa da, hazmedemese de.....

15 Şubat 2011

Yeni yıl yeni yıl yeni....

Nihayet tadilat bitti ben de bittim dicem ama sözüm var kendime, herşeye yeniden başlayacağım...düşüncesi acaip bir enerji ile dolduruyor insanı. Dolup dolup taşmak coşmak coşmak istiyorum bazen, yahu orta yaş sendromu dicem acaba böle mi oluyor insan, bir açgözlülük var içimde hayata karşı, hiç birşeyi kaçırmak istemiyorum resmen....

Bu arada duvarımdaki gül resmi MY'den sevgili oluşumuzun kutlama hediyesi...

Ince sevgilim...

Bakış Açımız

İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.

Benjamın Franklin

Kaç Tık