5 Kasım 2009

Mutlu Yıllar Bölüm 2 :)

İlk doğum günü nasıl kutlanır?

Önemli günlere olan hassasiyetimden!!! bugün için planımız gayet basitti...
İlk doğum günü için kritik bulduklarımı, olması / olmaması gerekenlerimi yeri geldiğinde sıralamakta fayda görüyorum. Tabi evimizin erkekleri baba ve oğul birlikte hasta olduklarından fazla abartmamanın her ikisi içinde en iyi olacağını düşündük...
Güzel, taze ve leziz ama abartılı olmayan bir pasta ile başladık.
* Aslında kendim bir pasta yapsaydım diye düşünmedim değil!
(Şöyle bol meyvelisinden, kendi tasarımım olan, hemde bol hatıralısından :)

Bir blogda masanın baş köşesine bebeği dikip alttan çaktırmadan tutup sanki kendi ayakta duruyormuş gibi fotoğraf çekme fikrini okumuştum, iyi fikirdi.
* Bizde pek başarılı olmadı. Ben onu tutmaya çalışırken gülme krizine girdim çünkü yavru kuşum sürekli bir pastayı parmaklama hatta avuçlama arzusu içerisindeydi, onu tutabilne aşk olsun.
Mümkün olduğunca fotoğraf çektik...
* Bir fotoğrafçıyı bu iş için tahsis etmek iyi bir fikir. Makineyi, poz yakalamayı iyi bilen, ortamın hassas anlarını yakalamakta tecrübeli ve bakmayı ve görmeyi bileninden...
Tam olarak üflemek fiilini bilmediğimiz için bu konuda kendisine yardım etmek icap etti.
* Tıpkı kapı nerde, kuş nerde, kulağın nerde, elindekini ver hadi bana... diyerek onu şunu bunu öğrettiğimiz gibi "hadi üfle Oğuz"u da doğum günü öncesi hazırlıklarına eklemek lazımmış...

Oğuzu pastanın başına oturtup onu salmak, yiyebildiği kadar avuç avuç yesin tontonum demek...
* Keşkelerimden biri hatta kendi pastasını koyup önüne, olayın akışına bırakmak Oğuzu iyi bir fikirmiş. Yada küçük bir pasta daha alıp operasyona onun üzerinden gidilebilirdi.

* Çok fazla davetli olmayışı hm Oğuz, hemde bizim açımızdan iyi oldu, kimse yorulmadı, herkes mutluydu.
* Kısmetse (Allah hepimize sağlıklı uzun ömür versin) en büyük partiyi o 18 yaşına geldiğinde ona hediye olarak sunmak istiyorum.
* Yapılan yiyecekler arasında mutlaka bebişim için uygun yiyeceklerde olmalı, ki o da herkesle beraber masaya oturdu ve herşeyden yedi.


0 yorum:

Bakış Açımız

İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.

Benjamın Franklin

Kaç Tık