12 Mayıs 2012

Konser gecesi

 Ayfer Er konserine gittik hem de tam derbi akşamı.
Süper hoş bir ses, içten, samimi, şarkıları duygularıyla söyleyen, hissettiren doğal bir ses. Tek üzüntümüz "Seni evmek şu boynumun borcudur" dinleyememiş olmak kendisinden canlı canlı. Sadece Zeki Müren şarkıları vardı. neyse dedik bir dahaki sefere inş.

11 Mayıs 2012

ANNELER GÜNÜ GÖSTERİSİ

Anneler günü gösterisi için güzel bir kart almıştım, oğlumun hazırladığı , 11 Mayıs saat 13:30 da gösteri yapacaklardı tüm çocuklar;
"Bu anneler gününde sevgin yaşar gönlümde,
Armağan diye senden, kalbini isterim ben."
Oğuzumun ezberlediği ve bana okuyacağı şiir de buydu.
Çok yakışıklı giyinmiş 12:30 da okula gitmişti. Aradan yarım saat geçti telefon Oğuz sınıfta düştü...
Off dedim ya bugün mü!
Gittik şakağında yarım santim kadar bir açıklık, hemen hastaneye.... Gösteriye gidemedik! kısmet dedik.
inşallah bir dahaki sefer....


Gece - Gündüz Aktivite

Ana okuluna başladı başlayalı sürekli aktivite, sürekli bir etkinlik, kes, yapıştır, üret, oluştur... böyle geçiyor anlarımız, günlerimiz. Tabi birde TV 'de ki Bay Becerikli'nin de etkisi yadsınamaz. sürekli bay Becerikli şunu yaptı, tutkal kullandı, sıcak hava balonu yaptı, kağıt kapladı, eydi, büktü, kesti.... sürekli ama. Sabah biz uyumak uyanmak mücadelesi verirken tuvalet kağıtlarından kendi kendine robot yapmış şaşırdık kaldık, buzdolabını, aynayı renkli kağıtlarla donatmış, sanatsal çalışmalar yapmış...
bir hediye paketi üzerine anneler günü için yapıştırılmış mukavvadan kalp şeklini şablon olarak kullanıp kağıttan bir sürü kalp kesip babasına hediye etti, dergilerden kestiği resimleri bir karton üzerine karışık yapıştırıp bir nevi kolaj çalışması yapmış (okula götürdüğü ve öğretmeni panoya astığı için resmi sonra gelecek).



 Allah daim etsin sıkılmaz inşallah. Aslında ben de hayatımda hep böyleydim, en sevdiğim şey hayatım boyunca eciş bücüş çer çöp, boya kalemi, resim defteri, kumaş kes, kağıt kes... hep ama hep sevmişimdir bir şeylerle uğraşmayı. kıyafet tasarımı yapardım hep, boya kalemlerim resim defterim hiç ayrılmazdı yanımdan elimden. Resimler yapar oraya buraya asardım, cocukken bile bebeğime, kumaştan, çorap keserek, kıyafetler dikerdim. falan felan, uğraşıları severdim yani. Ki evlenene kadar da böyleydi. şimdi vakitsizlikten yakınıp duruyoruz hep.


28 Nisan 2012

VIA-POTR date :)








24 Nisan 2012

Piknik Zamanıııı....




22 Nisan 2012

hamburger yapma makinesi :)


23 Nisan Kutlu Olsun








12 Nisan 2012

Ağlamak

Ağlamak

Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere

Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre

Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlayabiliyorsan
Acılar ardarda dinmeli

Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli

Sevin ağlayabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.

Özdemir Asaf

9 Nisan 2012

IKEA çocuk bölümünde saklanma...


5 Nisan 2012

Istanbul Hatırası


Kreşte bugün fotoğraf çektireceklermiş. Bizim artist bir heyecanlı giyindi ki, onu giymem bunu takmam diyecek diye ödüm patlıyordu ama bilakis gayet memnundu halinden şimdi de hergün böyle gitmek isteyecek diye korkuyorum.

Arkadaşlarına kıyafetini gösterecekmiş. kısa birsüre üzerinede ceketini giymeyeceğini iddaa etti ama ikna ettik soğuk diye diye...

27 Mart 2012

Çocuk Bizden Öğreniyor

yeni evimizden adalar manzarası.


26 Mart 2012

Erovizyon adayı ;)

Poz vermeyi böyle abuk sabuk hareketler yapmak olarak algılıyor :) Çok komiksin oğlum ya. Ama bir şarkılar bir şarkılar tabi bu yakalarsam muck muck dozunda değil, mini mini kuş donmuştu, kalk artık sabah oldu, 10 hindi 11 hindi kümese girdi....
daha bir sürü ... öyle komikki söylerken, keyifli , neşeli.... inşallah seneye erovizyona kadar yetiştireceğiz bizim kızanı... Tam Bonomo tadında .



3 yaş 5 ay oldu gelişimi ;) eskiden ay ay yazardım ne durumda diye, ama sanki belirli kabiliyetleri edinene kadar gelişimi çok önemliyken belirli bir yaştan ve becerilerden sonra büyüyor gidiyor işte oluyor insan galiba :)
halbuki öyle farklılaşıyor ki gün be gün. kullandığı kelimeleri cuk diye yerine oturtması, esprileri... çok şaşırtıyor bizi. altına tuvaletini kaçırdığında panikliyor ama gelipte çocuklar bazen kazayla altına kaçırabilir demesi, bir çok şeyi ben küçükken ...... şunu şunu yapardım sende hatırlıyormusun anne demesi (halbuki hatırladığı şey daha 1-2 gün önce yaptığı şey.. :) , sükübe, tulavet gibi kelimeleri bazen tam söyleyememesi, bazen kuramadığı cümleleri kurana kadar inatla tekrarlaması .... durup dururken seni seviyorum anne / baba demesi. çok güzel şeyler oluyor daha doğrusu onunla herşey çok güzel oluyor. Sevgisi, güzelliği, insana bambaşka hissettiriyor.

18 Mart 2012

Herşey daha da güzel olacak!




Taşınma telaşı, henüz pratikte telaş değil ancak teoride çoktan telaş olmaya başladı.
Sürekli geziyoruz MY ve ben, iyi şeyleri hesaplı bulmak adına, ama bu ev düzme işi hiç bize göre değil :( perde seç, halı seç, birbirine uydur :)

Bu haftasonu uzun zamandır yapamadığımız ama çok özlediğimiz bir gezi yaptık alışveriş adı altında, hava da öyle güzeldiki, serin ama güneşli havalar hep favori zamanlarım olmuştur. Deniz, dalgaların sesi, martı çığlıkları, vapur düdüğü ve güneş eşliğinde önce Kadıköy - Eminönü keyfi yaptık, çayımızı yudumlayarak, sonrada Eminönü çarşısının altını üstüne getirdik. Ne mi aldık.

Nearly nothing ;)

2 havlu, 1 sepet :) hahaha. benim gibi ev kadını yoktur herhalde yada evinin kadını...

Aslında ben anladım ki alışveriş yapmayı sevmiyorum yani böyle dükkan dükkan, çarşı çarşı veya AVM gezeyim olayını sevmiyorum, sıkılıyorum. Ama şu da varki değişik giyinmeyi, değişik şeyler bulmayı almayı evşmde kullanmayı seviyorum. Bunları gezmeden bulmak ne iyi olurdu, bunun en güzel çaresi internet ama ona da güvenemiyorum.

Velhasıl-ı kelam ; çok bişey almadık ama keyifli mi keyifli bir cumartesi oldu.
ev için yapmayı planladıklarımız da yavaş yavaş rayına oturuyor. En azından başlamak bitirmenin yarısıdır kandırma motivasyou ile yavaş yavaş hedefe ilerliyoruz, acelemiz yok :)

Evet söze başladığımdaki gibi yaz geliyor, keyifler tıkırında herşey daha da güzel olacak...

30 Ocak 2012

İSVİÇRE TURU

ZURIH
Zürih'te başlayan turumuz yine Zürih'te bitti.
Planlamaya neredeyse 2-3 ay öncesinde başlamıştık. Biliyorduk ki İsviçre pahalı bir memleket ve biz en azından uçak ve oteller konusunda hesaplı olmak zorundaydık. Erken davranmak gerekiyordu yani. İşin ilginç tarafı koyduğumuz bütçeyle hemen hemen aynı geldi yaptığımız harcamalara tabi bazı extralar da olmadı değil. Bir sömestre tatilini değerlendirmiş olduk.
Bir çok şeyi öncesinde planladık ama şu bir gerçekki 3 yaşında bir çocuk yanınızdaysa planlara çok takılmamak lazım yani görmeyi veya yapmayı planladığımız bir çok veya bir kaç şeyi es geçmek veya kısaltmak durumunda kaldık. Canımız sağolsun dedik yinede kafamızdan geçen temel şeyleri yapabilmiş olduğumuz için içimiz rahat ve acaip keyifli ve öğretici bir tur oldu bizim için.
Küçük çocukla tur mu yapılır diye düşünenlere, insan istediğinde herşeyi yapabilir demiş olduk :)

















Zürih Hava varıp bavullarımızı aldıktan sonra ilk yaptığımız Tourist Information'dan bilgi alıp 2 kişi için Swiss Pass bileti almak oldu. çokda iyi yaptık dedik çünkü bütün yolculuğumuz boyunca inanılmaz çok trene, tramvay ve otobüse bindik/indik rahat rahat serbestçe.

Bakış Açımız

İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.

Benjamın Franklin

Kaç Tık