28 Ocak 2013

Işığın Savaşçısının Elkitabı-Paulo Coelho

"Günlük hayatının endişelerine karşı hayalleri için çarpışan herkes ışığın savaşçısıdır." Paulo Coelho
 Demiş değerli yazar Coelho ve bence her yaşayan bu kitabı okumalı.

"... Işığın savaşçısı için bir çocuğun gözleri çok değerlidir, çünkü o gözler dünyaya acısız bakabilirler. Işığın savaşçısı, yanındaki insana güvenip güvenemeyeceğini anlamak isterse o kişiye bir çocuğun gözleriyle bakmaya çalışır."
"Işığın savaşçısı ne demek?"
..."Işığın savaşçısı, hayatın mucizesini anlamayı başaran biridir, inandığı şey için sonuna kadar savaşabilen ve denizin dibinde dalgaların harekete geçirdiği çanların sesini duyabilen biridir."

Özet yazmak istedim ama; buraya sadece bir kaç alıntı cümle koyabileceğim, çünkü kitabın tamamı bir solukta okunacak kadar etkili, akıcı ve haftada bir tekrar tekrar açılıp baştan sona okunabilecek/okunması gereken , her bir satırı, cümlesi ders alınabilecek bilgelikle dolu.

Işığın savaşçısı, John Bünyan'dan bir bölüm anımsar:
"Bütün yaşadıklarıma rağmen karşıma çıkan güçlüklerden pişman değilim, çünkü onlar beni ulaşmak istediğim yere getirdiler. Şimdi bu kılıçtan başka bir şeyim yok ve onu kendi hac yolculuğuna devam etmek isteyen birine vermek istiyorum. Çarpışmaların izlerini ve yaralarını bedenimde taşıyorum; onlar benim acılarımın tanıkları ve ele geçirdiklerimin ödülleri.
Bunlar bana Cennet'in kapılarını açacak olan değerli izler ve yaralar. Kahramanlık öyküleri dinlediğim günler oldu. Yaşamaya ihtiyaç duyduğum için yaşadığım günler oldu. Ama şimdi bir savaşçı olduğum için yaşıyorum ve günün birinde uğruna bunca savaştığım O'nun yanında olabilmek için."

10 Ocak 2013

Temizlik yaptım bugün... EDWARD MORRISON

Temizlik yaptım bugün...
Hem de tüm benliğimde
Bütün kaslarımı, sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı bile temizledim.

Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce.
Görmenizi isterdim.
Nasıl da çok yer kaplıyorlarmış inanmazsınız.
Bağışlamayı yerleştirdim yerine özenle.
Titizlikle her birinin üstüne ektim tohumlarını.
Her yere görebildiğim göremediğim her yere serptim.
Atarken kırgınlıklarımı bakmadım neydi onlar diye.
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanası.
Bakmadım merak da etmedim.
Bağışlamayı ekerken tekrar kırılmaktan korkuyordum belki.
Kıskançlığımı çıkardım.
Meğer ben ne az kıskançmışım.
Çok kolay oldu. Sevindim.
Sanki kaybetmiş bir eşyamı bulmuş gibi oldum.
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde.
Nasıl temizlerdim hiç bilmiyorum.
Sıra korkularıma gelmişti.
Çıkarmaya bile korktum önce.
Ne de çok alışmışım onlarla yaşamaya.
Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır
İçten içe bir sevgi nasıl duyulur anlayamadım.
Yerini toprağını sevmiş mor bir menekşeydiler.
E... ne de olsa iyi bakmıştım onlara.
Her gün yeni yeni korkular ekleyip endişelerimle sulamıştım.
Mutluluklarımı ümitlerimi ne de çok ihmal ettiğimi anladım o an.
Bu ilgiyi onlara verseydim her gün onları düşünüp birer umut daha ekseydim; almadan verip beklemeden sevseydim.

Her şeyden önce içimdeki gücün ve sevginin daha fazla farkında olsaydım böyle bahar temizliklerine ihtiyacım kalmazdı.
Çok zorlandım korkularımla.
Birbirlerinin içine halkalar misali girmişlerdi.
Kenetlenmişlerdi adeta.
Ama onları da sevgiyle çıkardım. .
ve onları yaşamaktan hem de bir zamanlar bir kabus gibi yaşamaktan pişmanlık duymadan çıkardım. .
Kızsaydım onlara bağırıp çağırsaydım.
yine dönüp dolaşıp geleceklerini biliyordum.

Temizlik yaptım bugün. .
Bahar temizliği.
Neşe ektim hoşgörü güven sevgi ektim. .
Almadan vermeyi sevilmeden de sevmeyi paylaşmayı ektim. .
Korkusuzlukları ektim alabildiğine...
Saatlerce ektim korkusuzluğu...
Mutluluk ektim doğallık.
Sonsuzluk...
Bağışlama ektim.
Sevgi ektim her hücreme.
Coşku heyecan sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim.
Baş eğme değil.
Olduğu gibi kabullenme ...


EDWARD MORRISON

6 Ocak 2013

TEBRİZ-İ ŞEMS

Yorulacaksan,zorlanacaksan,şikâyetçi olacaksan, 
keşkelere sığınacaksan,söze "ama" diye başlayacaksan,
girme aşk yoluna; aşk yolunda "U" dönüşü yoktur!
Aşk der ki,sana:
Yolumdaysan başım feda yoluna,
ama bil ki senin de başını isterim yoluma,
kahır kapris gelecekse senden amenna,
ama ayağına diken batarsa yolumda ah edip vahlanma,
aşk bilek gücü değil yürek’tir,
yüreğin yetmiyorsa düşme yollara...
Gel bakalım ateşle nasıl oynanır göstereyim.
Gör bakalım ateş mi seni yakar, sen mi ateşi…

1 Ocak 2013

Hediyelerim

Yeni bir yıl.
Aslında ne ki , zamanın devam ediyor işte, akıyor, dünya dönüyor, güneş ve ay devinim yapıyor, gezegenler yer değiştiriyor, insanlar ölüyor, insanlar doğuyor...hep aynı bazı şeyler ve tabi değişiyor da bir çoğu...
Esprisi; yeni ve başka şeylerin olacağına, herşeye yeniden başlayabilecek olmaya inanmanın bir yolu işte girilen yıla yeni denmesinin.
Ben de geleneği bozmadım, hediyelerimle yeni bir yıla girdim ve yeni ve güzel bir hayata başladığımı umut ve hayal ettim bu yıl başında da ...O ajandaya ilk gün yazı yazmanın heyecanını yaşadım, oysa ki ben aynı ben, içimde taşıdığım kaygılarda sevgiler de kırgınlıklar da aynı, hissettirdiklerinin şiddeti değişti sadece.
Dedim ki kendi kendime defteri değiştirmek, yılı değiştirmek mühim değil,  mühim olan önce kendini değiştirebilmek sonra hayatını değiştirebilmek...
Peki değişmek istiyormuyum? hayatımı değiştirmek istiyormuyum?
Hayır!
Çünkü kendimi seviyorum evet megolomanca mı bilmiyorum ama seviyorum işte...
kötü huylarım var yok değil, ama erdemlerim de var, inandıklarım, gülmeyi biliyorum kahkahalarla ve ağlamayı da yeri gelince. Sevgi var içimde, kin tutamam mesela, gurur yapamam. En güzeli de olanı olduğu yerde bırakabiliyorum tabi zamanla...
Neyse nasıl olduğum ne farkeder seviyorum işte kendimi,iyimle kötümle, hayatımı, insanlarımı seviyorum.
Değişmesini istediğim şeyler de var tabi, çaresiz hissettiğim, çözümleyemediğim.
Ama en azından bu gün onları kafaya takmıyorum.
En güzeli de olana gel bakalım demekten bugün korkmuyorum.

ve huzur diliyorum tüm insanlık için....
Sakinim, bekliyorum sevgiyle...

Robin Sharma'dan mükemmel bir hayat için 60 öneri

60 TIPS FOR A STUNNINGLY GREAT LIFE

I want to shift gears from leadership to a pure focus on crafting an exceptional life for this blog post. I want to shift gears from leadership to a pure focus on crafting an exceptional life for this blog post. Ultimately, life goes by in a blink. And too many people live the same year 80 times. To avoid getting to the end and feeling flooded regret over a live half-lived, read (and then apply) these tips:

1. Exercise daily.
2. Get serious about gratitude.
3. See your work as a craft.
4. Expect the best and prepare for the worst.
5. Keep a journal.
7. Plan a schedule for your week.
8. Know the 5 highest priorities of your life.
9. Say no to distractions.
10. Drink a lot of water.
11. Improve your work every single day.
12. Get a mentor.
13. Hire a coach.
14. Get up at 5 am each day.
15. Eat less food.
16. Find more heroes.
17. Be a hero to someone.
18. Smile at strangers.
19. Be the most ethical person you know.
20. Don’t settle for anything less than excellence.
21. Savor life’s simplest pleasures.
22. Save 10% of your income each month.
23. Spend time at art galleries.
24. Walk in the woods.
25. Write thank you letters to those who’ve helped you.
26. Forgive those who’ve wronged you.
27. Remember that leadership is about influence and impact, not title and accolades.
28. Create unforgettable moments with those you love.
29. Have 5 great friends.
30. Become stunningly polite.
31. Unplug your TV.
32. Sell your TV.
33. Read daily.
34. Avoid the news.
35. Be content with what you have.
36. Pursue your dreams.
37. Be authentic.
38. Be passionate.
39. Say sorry when you know you should.
40. Never miss a moment to celebrate another.
41. Have a vision for your life.
42. Know your strengths.
43. Focus your mind on the good versus the lack.
44. Be patient.
45. Don’t give up.
46. Clean up your messes.
47. Use impeccable words.
48. Travel more.
50. Honor your parents.
51. Tip taxi drivers well.
52. Be a great teammate.
53. Give no energy to critics.
54. Spend time in the mountains.
55. Know your top 5 values.
56. Shift from being busy to achieving results.
57. Innovate and iterate.
58. Speak less. Listen more.
59. Be the best person you know.
60. Make your life matter.

25 Aralık 2012

Spiritüelliğin İlkeleri - INDIGO DERGISI

1. Egoyu aşın.
2. Kişisel geçmişinizi silin (Etiketlerden Arının).
3. Az çoktur (Çoğu değil azı isteyin ve sadeliği ilke edinin).
4. Kendiniz için yaşayın (Ancak kendiniz için yaşarsanız, başkalarına faydanız dokunabilir.)
5. Kendinize güvenin (içinizdeki Tanrısallığın farkına varın).
6. Spiritüel kimliğinizin farkına varın (Kabul edin veya etmeyin ruhsal dünya ile her an iç içesiniz).
7. Ciddi bir öğrenci olun.
8. Metafizikçi olun (Dış dünyada var olan her şeyin iç dünyanızdan kaynaklandığını bilin).
9. Bağlı ve istekli olun.
10. Rahatsızlıkta rahat edin (en huzursuz anda bile huzuru yakalayın).
11. Eşsiz olun (başkalarına özenmeyin).
12. Çıtanızı yüksek tutun.
13. Bir enerji alanı olduğunuzu görün.
14. Bedeninizi güç aracı olarak kullanın.
15. Sadece olun (sessizliğin öneminin farkına varın).
16. Dünya’yı durdurun  (geçmişi ve geleceği bir kenara atın).
17. Sezgilerinizi dinleyin.
18. “Karşısında” değil “yanında” olun.
19. Sadece yapın.
20. Evinize taşının (evden kasıt benlik ve bedendir. Yaşlılığın bedeninizi ele geçirmesine izin vermeyin).
21. Küçük şeyleri sürekli yapın.
22. Bağışlayın ve özür dileyin.
23. Dünyayı Yıkın (Ruhsal dünyaya geçiş yapın).
24. Rüya zamanında yolculuk yapın (Rüyalara önem verin).
25. Kusursuz olun.
26. Kendi tutkunuzun peşinden gidin.
27. Toplu Düşünün.
28. Aydınlanma zamanıdır şimdi.
29. Akışına Bırakın.

her bir ilke okunduktan sonra bunu içselleştirmek için birkaç gün kendimize müddet vermeliyiz.

James Arthur Ray - “Spiritüellik Nedir? Nasıl Kullanılır?”

24 Aralık 2012

Oğuz için...




Günün en güzel olayı Oğuz'un okulunda pedagog Tülay Hoca ile randevumuz vardı Oğuz ile yaşadığımız bir iki  problemle ilgili.


Bazen şiddet ile davranış gösterme (sadece anne ve babaya) (pedagoğumuza göre öfke patlaması)  ve bazen tuvaletini yapmayı red etme/erteleme veya altına kaçırma.

Öğretmeninin ve Pedagogun değerlendirmesine göre Oğuz yaşına göre çok olgun ve özgüveni yüksek bir çocukmuş ve kendi oluşturduğu sınırları varmış.Arkadaşlarına ve öğretmenlerine karşı çok nazik ve olgun  davranışlar sergiliyormuş. Öğrentmeni sanki içine küçük bir adam kaçmış gibi davranıyor bazen, kimseyi üzmek istemiyor dedi. bize karşı gösterdiği öfke durumu sanırım bizim ona fazla kontrollü davranmamız ve sınırlarını aşmamızdan kaynaklanıyor olabilirmiş. Bir de mükemmelliyetçilik var. 
Bazen yapamadığı şeyler karşısında kendisine gelen yardım tekliflerini kabul etmemesi ve yapamaması sonucunda da öfke duyması. Mümkün olduğunca ılımlı yaklaşarak herşeyin tam istediğimiz gibi olamayacağını, hatalarımızın yanlışlıklarımızın olabileceğini kendine anlatmamız ve kabullenmesini sağlamamız gerekliymiş.

Biz normal hayatta farkındaydık ama Oğuz genelde okulda da arkadaşlarına karşı mesafeli davranıyormuş.
elbecerileri,sayılar, yazma gibi işlerde de başarılı olduğunu söylüyor öğretmeni.
gelelim tuvalet konusuna; okulda tuvaletini ertelemesi bana ve öğretmenine söylediğine göre utandığı için ve pedagog Tülay hanıma göre bu gayet normal mahremiyet duygusunun şimdiden gelişmiş olduğunu gösterir dedi. sadece kaçırma konusunda önce bir ürologdan kas gelişimi konusunda tetkik yaptırmamızı istedi, sonra psikolojikmi olduğuna bakacağız dedi.

bu konuşmalarda benim için en değerli olanı özgüveni gelişmiş olmasıydı. Var olan bir takım sorunlar aşılabilir diye düşünüyorum ama var olmamış özgüveni yvermeye geliştirmeye çalışmak sanırım daha zor olurdu. 
tabi asıl mühim olan bunu incitmeden kırmadan olduğu gibi koruyabilmek, geliştirebilmek.

Napıyoruz daha çok sohbet, daha çok paylaşım, olanları alttan almak, kavgaları hoş görmek, sabır göstermek tabi şımarıklığa dönüştürmeden, bazı şeyleri kaza olduğuna yormak, oluruna bırakmak bizim küçük adama fazla yüklenmemek....

Doğum Günü

24.12.2012

Doğum günüm.
2012 hızlı bir seneydi, benim hayatımda yaşadığım ve benim hayatımda bir şekilde bulunan insanların hayatlarında yaşadıklarını gözlemlediğim kadarı ile tam anlamıyla kaos bir yıldı. Değişimlerin, zorlukların yaşandığı bir sene oldu gibi.
Hayatta herkes bir şeylerin peşinde birşeylerin hevesinde, belki iyi yaşamanın yollarını arama, birşeyleri yetiştirmenin gündelik telaşı içinde ne yaptığının yada yapması gerektiğinin farkında bile olmadan sanal şeylerde mutluluğu bulma, iyi yaşıyor olmanın hakkını vermeye çalışma, kimi sevgi/aşk, kimi iyi bir iş, kimi bedava yaşama, kimi gezme tozma eğlenme, kimi yaptıklarının havasını atma....
Parasızsan fakirsen bunları düşünmek için zaten imkanların yok hep ekmek hep ekmek derdi...

belki durgun durağan bir yaşam kimseyi tatmin etmiyor, belki de kimse o yaşama ulaşamıyor, ulaşmayı bilmiyor. 
Heveslerimizin, gündelik hayatlarımızda önümüze birşekilde serilen şeylerin bize düşündürmesi istenilenlerin peşinde değirmen taşında buğday misali öğütüyoruz zamanı...

Sanırım hepimizin bir sınanma sırası ve sınanma şekli var taki o güne kadar koşuşturmacanın içinde zamanı öğütüyoruz, sınanma sırası bize geldiğinde allak bullak olan yaşamımız, belki duygularımız, belki üzüntülerimiz, depresyonlarımız, çaresizliklerimiz bizi sıradan yaşama doğru gidilmesi gereken bir yola sürüklüyor, bu bir şans mı acaba.
Başarı öykülerinin içinde dikkatedilirse hep bir sınanmışlık vardır, hep bir dibe vuruş , öyle yada böyle.
Anladığım öncesinde sınanmadan huzur yoluna giriş yok galiba...
Yaşım 35 yolun yarısı. belki kısmetse bir bu kadar daha yaşarım. Allah'a ve çizdiği kadere kalmış.
mühim olan her yeni günü yeni bir doğuş olarak görebilmek onun kıymetini bilebilmek. bende her doğan günümde hayatımın peşinden koştum koşturdum, kimi olanları oluruna bıraktım, kimini oldurmaya çalıştım, ben de sınandım, bende huzur buldum, ben de acı çektim, bende sevdim, sevildim,sevilmedim... 
Şimdi yaşımımın verdiği olgunluğumu (bilgelik anlamında değil yaşamımı idame ettirebilmek anlamında)  bu mücadeleme borçluyum.
 Atomu parçalamadım evet veya tuvalet kağıdı icat etmedim ama Allah'ın bana verdiği hayatı , yaşama şansını elimden geldiğince hakkını vererek, kendimi severek ve sevgimi herşeye vererek değerlendirmeye ödüllendirmeye çalıştım. Gülümsedim hep...

35'imde gerçek anlamda yaşadığım ve deneyimlediğim en önemli şeyler;
1- Hiç bir şeye (Allah'tan ve sana verilen yaşama hakkından başka)  fazla değer vermeyeceksin, sahiplenmeyeceksin.
Herşey bitici, herşeyin bir sonu, gidişi, bitişi, ölüşü var,sadece hakkını ver.
2- Ne geçmişte yaşa ne geleceği planla, sadece ve sadece elinden geldiğince, hakkını verek şimdi de yaşa. bu geçmişi unutturuyor, geleceği kendi kuruyor zaten.
kendini şimdi dışında bir yerde bulduğun an geri gel veya ileri git yani şimdiye dön.
3- Sev, gülümse ve ağla. İyi olabilir, kötü olabilir, yalan olabilir, gerçek olabilir, ne olursa olsun SEV, GÜLÜMSE ve AĞLA...


Daha çok var ama enleri sıralasam bunlar ilk üçe girerdi. 
 bu da böyle işte.... En kötü günümüz böyle olsun. Nice huzurlu senelere.

21 Aralık 2012

Berrasu için dua edelim.



Dualarımız Berrasu için.

15 Aralık 2012

Oğuz'un Ctesi karikatürü...


8 Aralık 2012

marakas


7 Aralık 2012

12 büyük işadamı başarının sırlarını tek cümlede anlattı!

Hepsinin ayrı bir kariyeri, hepsinin hayata bıraktığı çok şey var. Başarıyı istemişler, yakalamışlar, kavramışlar ve “marka” olmuşlar. Türkiye’nin dünyaya ismini duyurdukları bu 12 büyük işadamı başarıyı “tek cümlede” nasıl tanımladı dersiniz? Her cümlenin bir “hayat” barındırdığını ve “başarının anahtarına!” kılavuzluk ettiğinin altını çizmek istedim. (Özgür ŞAHİN) 
Cem Boyner: Her adımı hayatınız sanki o kadarmış gibi atın.

Bülent Eczacıbaşı:
Hiçbir şey yapmayanın cezası, hata yapanınkinden daha büyük olmalı.
İnsan sarrafı yoktur, bir insanı tanımak ve değerlendirebilmek için çok vakit ve
çaba harcamak berektiğini bilenler vardır.
İshak Alaton: Rotasını bilmeyen yelkenliye hiçbir rüzgar yaramaz. Size menfi görünen, ancak yaratılışınızdan kaynaklandığı için değiştirme imkanı bulamadığınız hususlar üzerinde durmayın.

Rahmi Koç:
Kazandığın kadar harcarsan, fakirleşiyorsun demektir. Dolayısıyla bütçenizi bilin. Hayatta bir yere varmak için hırslı olun fakat hırsınız, mantığınızın önüne geçmesin.

Ferit F. Şahenk
: Çevrenizdeki herkese size davranılmasını istediğiniz gibi davranın.
Hata yapmaktan korkmayın. Tecrübe ancak böyle kazanılır. Başarı, zamana ayak Uydurmak demektir.

Vitali Hakko:
Taklit edilmekten korkmayın, tersine övünç duyun. Yaratamazsanız Üretemezsiniz, Üretemezseniz pazarlayamazsınız. Bu kutsal üçlü bir bütündür.

Ahmet Nazif Zorlu:
Sakin yağacaksın bakarsın sonra yeşerir.

Jak V. Kamhi:
Yüz başarın olabilir, bir ihmal işi bitirir!
Hüsnü Özyeğin: 100 metre değil, maraton koşun. Acilen yurtdışına açılın. Yoksa ileride yer bulamazsınız!  Yer kapma savaşı sadece Türkiye’de değil.

Tuncay Özilhan:
İnsanı, organizasyonun en önemli unsuru olarak görün.

Mustafa Koç:
Elinizden ve dilinizden kimseye zarar gelmesin. Önyargılı olmayın.
Aşırılıktan kaçının. Haksız kazançtan uzak durun.

Şarık Tara:
Zoru tercih edip çabuk ilerleyin. Şartlar ne olursa olsun, dürüstlükten ayrılmayın.

Kaynak : Cnbc-E Busines

6 Aralık 2012

20 SORUDA HAYAT KALiTENiZi ÖLÇÜN


1. Her gün yeterli ve düzenli bir şekilde uyuyor musunuz? (Son araştırmalar, en az yedi saat uykunun gerekli olduğunu söylüyor.)
2. Uykunuzun kalitesinden memnun musunuz?
3. Düzenli yemek yiyor musunuz? Kahvaltı yapıyor musunuz?
4. Kafein, şeker, tuz gibi maddeleri, işlenmiş gıdaları tüketiminiz limitli mi?
5. Haftada en az üç kez egzersiz yapıyor musunuz?
6. Her gün en az bir saatinizi iş dışında bir aktiviteyle uğraşmaya, dinlenmeye, gevşemeye veya bir hobiye ayırıyor musunuz?
7. Stresle baş etme yöntemlerini biliyor musunuz?
8. Araba kullanırken kemer takıyor musunuz?
9. İçkiliyken araba kullanıyor musunuz veya içkili birinin aracına biniyor musunuz?
10. Fiziksel veya ruhsal bir şikayetiniz olduğunda bunun nedenlerini araştırmak ve tedavi olmak için gerekli yardımı alıyor musunuz?
11. Fiziksel veya ruhsal şikayetleriniz için önerilen tedavileri düzenli ve aktif olarak sürdürüyor musunuz?
12. Sigara veya alkol tüketiyorsanız bu, sağlığınızı etkileyecek düzeyde mi?
13. Kilonuz sağlıklı sınırlarda mı?
14. Yaşadığınız ortamdan memnun musunuz?
15. Aile ve arkadaşlarınızla vakit geçiriyor musunuz?
16. Duygularınızı, düşüncelerinizi ve isteklerinizi ifade edebiliyor musunuz?
17.Hayattan keyif almak için anın tadını çıkarabiliyor musunuz?
18.Zamanınızı iyi ayarlayabiliyor musunuz, yoksa hep bir telaş içinde misiniz?
19. Kendinizle ilgili herhangi bir sıkıntınız olduğunda, fiziksel ve ruhsal durumunuzu, çevrenizi, yaşam şartlarınızı ve alışkanlıklarınızı gözden geçirip sıkıntınızın kaynağını arıyor musunuz?
20.Bütünsel sağlığınız için sorumlu kişinin sadece kendiniz olduğunun bilincinde misiniz?

Yazan : Başak Deniz
Kaynak : milliyet.com.tr

21 Kasım 2012

Doğarken dünyaya bir kullanma kılavuzu ile gelmediniz!

Doğarken dünyaya bir kullanma kılavuzu ile gelmediniz; aşağıdaki kurallar yaşamınızı daha iyi kılmak içindir.

1. Size bir vücut verilecektir. Onu beğenebilir ya da ondan nefret edebilirsiniz, ancak kesin olan bir şey varsa o da ömrünüzün geri kalanı boyunca ona sahip olacağınızdır.


2. Dersler öğreneceksiniz. “Yeryüzünde Yaşam” isimli tam zamanlı gayrı resmi bir okula kaydoluyorsunuz. Her kişi veya her olay birer Evrensel Öğretmen’dir..


3. Hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır. Büyümek bir deneyim sürecidir. “Başarı” kadar “yenilgiler” de bu sürecin bir parçasıdır.


4. Bir ders öğrenilene kadar tekrar edilir. Bu ders, ta ki siz öğrenene kadar size çeşitli biçimlerde anlatılır — ancak ondan sonra bir sonraki derse geçebilirsiniz..


5. Eğer kolay dersleri öğrenemezseniz bu dersler giderek zorlaşırlar. Dışsal sorunlar içsel durumunuzun kesin bir yansımasıdır. İçsel engelleri ortadan kaldırdığınız zaman dış dünyanız değişir. Acı, evrenin sizin dikkatinizi çekme şeklidir.


6. Davranışlarınız değiştiği zaman bir dersi öğrenmiş olduğunuzu anlarsınız.. Bilgelik egzersizdir. Bir şeyin bir parçası, hiç bir şeyin birçoğundan daha iyidir.


7. “Bura” dan daha iyi bir “orası ”yoktur. “Orası” dediğiniz yer “burası” olduğu zaman gene “bura ”ya kıyasla daha iyiymiş gibi görünen bir “orası” olacaktır.


8. Diğer insanlar yalnızca sizin aynanızdırlar. Diğer bir kişinin bir yönü sizin kendinizde sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz bir yönünüzü yansıtmadıkça onu sevmeniz ya da ondan nefret etmeniz mümkün değildir.


9. Yaşamınız size bağlıdır. Yaşam size tuvali sunar, resmi siz yaparsınız . Yaşamınıza sahip çıkın — yoksa başkası sahip çıkacaktır.


10. Daima ne isterseniz onu alırsınız. Bilinçaltınız kendinize çektiğiniz enerjileri, deneyimleri ve insanları doğrulukla belirler — dolayısıyla ne istediğinizi bilmenin en güvenilir yolu neye sahip olduğunuzu görebilmektir. Kurbanlar yoktur, yalnızca öğrenciler vardır.


11. Doğru ya da yanlış yoktur, ama sonuçlar vardır. Ahlaki yaklaşımların faydası olmaz. Yargılamalar ise yalnızca davranış kalıplarını korumak içindir. Yalnızca yapabildiğinizin en iyisini yapın.


12. Cevaplar kendi içinizdedir. Çocukların başkalarının rehberliğine ihtiyacı vardır; bizler ise olgunlaştıkça “Ruhun Yasalarının yazılı olduğu kalbimize güveniriz. Bildikleriniz duyduklarınızdan, okuduklarınızdan ya da size söylenenlerden çok daha fazladır. Yapmanız gereken yegâne şey bakmak, dinlemek ve güvenmektir.


13. Doğduğunuzda bunların hepsini unutacaksınız.


14. Ne zaman arzu ederseniz hatırlayabilirsiniz.



Chérie Carter-Scott’un “Hayat Bir Oyunsa, İşte Kuralları” adlı kitabından alıntıdır. 

Ayşenur Yazıcı'nın Twitter'da paylaştığı bir yazı.

10 Kasım 2012

yanlız bir hafta sonu

yanlız kaldım evde sağa git sola git bu kapalı havada evde geçmeyecek zaman dedim akasım coşasım var kızgınmıyım neyim içimden herşeyi atasım var giydim sporları çıktım sokağa yağmurda müzikle sırılsıklam yürüdüm de yürüdüm bacaklarım taşımayana kadar
bulutlar gibi çatıktı kaşlarım dolu dolu gözlerle yağmurlarla ağlayasım vardı bedenim dur dedikçe onunla da kavga ettim sus duymak istemiyorum diye sanki uzaklaşasım kaçasım vardı kimse yoktu başka yağmur vardı benden hırçın deniz rüzgar bir de çatık bulutlar
 iyi geldi galiba yordum kendimi duygularımı biraz oksijen enjekte ettim rahatladı organlarım martıya özendim kızdım ben deli gibi kanat çırpsamda sanki yerimde sayıyor gibiyim o is tek hamlede havalanıverdi adil değil
sonra dedim yanlızlık Allah'a mahsus...

Bakış Açımız

İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.

Benjamın Franklin

Kaç Tık