31 Ağustos 2012

İĞNEADA-KIRKLARELİ


Bu ağaçlarla çevreli müthiş yolda inanılmaz keyifli bir yolculuk yaptık ve buraya kadar gelmişken hatta İğneada'ya gitmeye niyet etmişken Dupnisa mağarasına da uğramadan gitmeyelim dedik. Oğuz mağaralar konusunda bir hayli tecrübeli olduğu için bu ona macera içeren bir oyun gibi geliyor artık ve acaip keyif alıyor... İğneada; doğası, denizi, ormanları bir harika ancak burası da bakım konusunda biraz emek istiyor.











 



30 Ağustos 2012

KIYIKÖY

Kıyıköy Kırklareli'ne bağlı bu küçük kıyı kasabası Kastro'ya göre biraz daha bakımsızdı. ama burasıda el değmemiş müthiş bir tabiat harikası hem denizi hemde ormanları ile. Yemek yemek için çok güzel balık lokantaları var bunlardan biri de bizim denemek için girdiğimiz Son Tango lokantası, küçük bir aile işletmesi  samimi insanların işlettiği böyle yerlerde yemek yemek ayrı bir keyif, fiyatlarda gayet makul. 
burasıda güzel işletilse ve bakım yapılsa, sahil elsen geçse, kabinler güzel tuvaletler olsa, şezlonglar koyulsa.... gerçekten de kaçamak yapmak için güzel bir yer. mutlaka gidilip görülmesi gereken yerler , tabi çok fazla şey beklememek lazım.





















KASTRO _ KIRKLARELİ

Sağlı sollu ağaçların arasında sakin ve huzurlu bir yolculuk yaparak ulaştık İstanbul'a 2 saat uzaklıktaki KASTRO'ya. El değmemiş doğal güzelliği ile sakin bir yer ve İstanbul'a bu kadar yakın olması hem serin havalarda hemde yazın küçük kaçamaklar yapmak için bir alternatif. denizin bittiği yerde ormanların başladığı bu yerde enerji ile dolduğunuzu hissediyorsunuz.
sahilin o incecik ve bembeyaz kumu, denizin temizliği ve güzelliği, ormanların alabildiğine yeşilliği buranın İstanbul'a bu kadar yakın olmasına rağmen nasıl bu kadar sakin kalabildiği konusunda düşündürüyor insanı. mutlaka görülmesi gereken bir yer. ortamda bir iki yeme içme yeri var ama çok fazla tesis yok ve konaklama için ise hiç bir yer yok.
düzgün işletilse inanın denizi ile denize hemen oracıkta kavuşan nehiri ile  ormanları ile Karadenizin o hırçın dalga sesleri ile Ege ve Akdeniz plajlarından daha da güzel ve bakir bir yer.











Bakış Açımız

İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.

Benjamın Franklin

Kaç Tık