9 Ekim 2009

Sadece 2 gün ayrılık bile seni ne kadar değiştirmiş.

Üst-ön-sağ dişin patlak vermiş ki eli kulağındaydı, kuzum.
2 metre mesafede koltuklar arasında kendin yürümeye başlamışsın ben yokken :( :)
Nede güzel gülüyorsun hep, ne de güzel anlıyorsun herşeyi.
En güzeli de beni ne kadar özlemişsin.
İnmedin kucağımdan ne güzel, sürekli öpüşüp koklaştık.
İlk uzun vadeli ayrılıktı bizimkisi.
Umarım bir daha ayrılık denen şy hiç olmaz :(

29/08/2009 Oğuz ilk kez parkta


İlk kez parka gittin, yani daha öncede gitmiştin ancak bu defa kendin ilk kez parktaki aletlerde birebir ilişki kurdun :) Her ne kadar koşup oynayamasanda ne kadar mutlu olduğun her halinden belli oluyor. Şu yalamak tadına bakmak huyun ne zaman son bulacak onuda çok merak ediyoruz, ki bir yerlerden mikrop kapacaksın diye ödümüz kopuyor bilesin...

8 Ekim 2009

16/05/2009'dan kalma cep tel fotosu

Geçmişten kalmış birkaç fotoğraf. Kamera görmesin hemen pozlar hazır :)

5 Ekim 2009

Özel Günler


Çok mu heyecanlanmalıyım, yoksa abartmamalımıyım. Özel günler hep çok özeldir benim için, ama nedense bu özel günleri sadece içimde yaşamayı severim veya kısa bir kutlamanın, hatırlama veya hatırlanmanın yeteceğini düşünürüm. Yani bu konu hep bir muamma oldu benim için.

Bu ise biliyorum çok farklı, 01/11 'de Oğuz'um tam 1 yaşına basacak. 1 yaş bir haftayla, 11 ay 3 hafta veya tam 12 aylık.... Bugünlerin birbirinden ne farkı varki . Tam bir yaşında olunca ne değişiyor. Onunkini kutlamalıyım, onunki çok özel olmalı, sevinmeli, sevmeli, mutlu olmalı....

Yada biz. Tam 20 olduk ve tam 30 ve şimdi neredeyse 32 bitmek üzere, evliliğimiz 5 yılını devirdi, tanışalı tam 9 yıl geçti, sevgili olalı 7 yıl, tanışmamızı daha geçen gün kutladık, evliliğimiz ise 1 ay önce, sevgililiğimiz şubatta kutlayacağız bir kez daha, nişanlılığımız ağustosta, sözümüzde keza aynı ay.... doğum günleri, kariyer basamakları, başarılar, mezuniyetler, bayramlar.... Var da var... Ah şu özel günler.

Önemli olan bir arada olmak, olabilmek, kalabilmek. Hatırlanmadığında bile hatırlanamadığını düşünüp sevildiğini bilmek ve yetinmek...

Bakış Açımız

İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.

Benjamın Franklin

Kaç Tık