4 Ağustos 2009

Ayvalık-Pelitköy 'de tatil 2. gün

Biz suya girdiğimizde Oğuz çıldırdı bizi seyrederken, kahkahalar, heyecanlanmalar.
Bu kadar sevineceğini bu kadar mutlu olacağını düşünmemiştim. Hele kendi girdiğinde inanılmaz sevindi eğlendi, ayaklar eller biribirini kovaladı resmen. Yakında videosuda gelecek.
İyi ki gelmişiz.

MY gözünden, GY sözünden gün batımı...



Her gün batımı hüznü de beraberinde getirir.

İnsan gün batarken her nedense şöyle bir geçmişini gözden geçirir, yaşadıklarını düşünür, anılarından kareler gelir gözlerinin önüne.

Üniversite yılları, eski sevgililer, çocukluk arkadaşları, kaybettiği anne veya babası, ilk çıktığı gençlik tatili, ilk aşkı, son aşkı...
Her biri vaktinde her ne kadar coşku dolu yaşanmışsada hatırlandığında gün batımında bir iç sızısı peyda olur göğsünde insanın...



Vay be der sonrasında zaman ne çabuk geçti diye fısıldar dudakları.

Ne çabuk geçti, daha dün gibi hatırlıyorum lise yıllarını, daha dün gibi hatırlıyorum, topun peşinden koşarken düşüp dizlerimi kanattığımı, armut ağacından düşüp kolumu kırdığımı, nasılda çekmişti öğretmen kulağımı tırnaklarımı yedim diye, annem rahmetli sınıfta kaldığımı öğrenince babana nasıl söyleyeceğizin telaşına nasılda düşmüştü...
O ağacın altında sevgilimle buluştuğumuz o gün nasılda yağmur yağmıştı, üniversitedeki arkadaşlar naptılar acaba, çocukları olmuşmudur, tabi canım aradan kaç yıl geçti benimki bile eşşek kadar oldu... Nasılda kaytarırdık derslerden, arkadaşların yerine imzalarımızı atardık yoklamada, iyiki bişey olmadı hee, aahhh nasılda geçti onca yıl, iş, güç cocukların okulu derken, sonrası hep aynı...

Diyerk usulca yanındakine yada kendine yıl yıl film şeritleri sarar da sarar kendini o gün batımında....


Birde insan şair yada yazar oluverir gün batımında, yada besteci, yada ses sanatçısı..
İnleyen nağmeler ruhumu sardı... diye patlatıverir en incesinden....

İnsan ruhu ne incedir, görmesini bilene...

3 Ağustos 2009

Ayvalık-Pelitköy 'de tatil 1.gün

İstanbul'dan feribotla Yalova'ya oradanda Bursa - Balıkesir - Burhaniye takip edilerek Ayvalık'a gelmeden Pelitköye olarak yaptığımız planı takiben çıktık yola. Gayet vakitlice ve sorunsuz olarak devam etti yolculuğumuz tabi Susurlukta ayran-tost molası vermeden olmaz. Kısa bir alışveriş molası da verdik. Eksikleri tamamladık. Bursa'da dahil olmak üzere yeşil yeşil arada mavi-yeşil devam etti yolculuğumuz.

İstanbul'da artık yeşil görmek öyle zorlaşmış ki meğer, insan bunca yeşilin arasına girince fark ediyor, ne kadar az yeşillikle muatab olduğunu.
Otele varınca önce bir yerleşme ve seyr-i ortam yaptık.

Büyükşehrin sıkıntılarından uzak, küçük bir ilçenin küçük bir koyunda, küçük bir aile otelinde geçirmeyi planladığımız 1 haftanın bu ilk gününde Oğuz Türk'ü çimenlere, kendimizi de büyük bir zevkle, Ege'nin serin sularına bırakıverdik.
Bu kadarmı cennetten bir parça olur vatan dediğin, işte insan buralarda anlıyor hayatın ne denli yaşanılası bir nimet olduğunu ve hediye olarak verildiğini insan evladına...

Yaşam şartları gereği yılda bir kez çıkabildiğimiz tatiller, meğer ne kadar da iyi geliyormuş insana. Mavi deniz, yeşil orman, çim plaj, kalabalık yok, hava esiyor, deniz buz gibi doyamıyor insan, Oğuz mutlu, biz huzurlu.... İnsan başka ne isterki hayattan... Ve tatil ilk gününde amacına ulaşıyor, kısmet diğer günlere de...

Bakış Açımız

İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.

Benjamın Franklin

Kaç Tık