Oğuz apartman kapısını çalar ;
anne;
– kimo?
Oğuz;
–biziz,der ve yanındaki babasına;
–biziz dediğimde biz olduğumuzu nerden anladı?
18 Ekim 2012
21 Eylül 2012
Geleceğin suçlusunu yetiştirmek için...
Ey anne ve babalar! Geleceğin suçlusunu yetiştirmek için şu 8 basit kuralı uygulamanız yeterli...
1. Daha küçükken çocuğa ne isterse vermeye başlayın!
Ki, böylece herkesin onun geçimini sağlamakla mükellef olduğuna inansın...
2. Çocuğunuz fena sözler söylediğinde gülün!
Ki, kendisinin akıllı olduğuna inansın...
3. Ona düşünmeyi, beynini kullanmayı sakın öğretmeyin!
Bırakın, on sekizine gelince kendisi karar versin...
4. Yerde bıraktığı her şeyi kaldırın: kitaplarını, giysilerini, pabuçlarını... Onun için her şeyi siz yapın!
Ki, sorumlulukları hep başkalarına yüklesin...
5. Onun önünde sık sık kavga edin!
Ki, bir gün aile parçalanırsa pek de şaşırmasın...
6. Ona istediği kadar harçlık vermekten kaçınmayın!
Ki, asla kendi parasını kazanmanın ne demek olduğunu öğrenmesin...
7. Yiyecekmiş, içecekmiş, konformuş, tüm arzularını yerine getirin!
Ki, istediklerini her zaman elde etmeye şartlansın...
8. Komşulara, öğretmenlere, polise, vs. karşı hep onun tarafında olun!
Ki, hepsine karşı önyargılarla davransın...
(Prof.Dr. Üstün DÖKMEN)
1. Daha küçükken çocuğa ne isterse vermeye başlayın!
Ki, böylece herkesin onun geçimini sağlamakla mükellef olduğuna inansın...
2. Çocuğunuz fena sözler söylediğinde gülün!
Ki, kendisinin akıllı olduğuna inansın...
3. Ona düşünmeyi, beynini kullanmayı sakın öğretmeyin!
Bırakın, on sekizine gelince kendisi karar versin...
4. Yerde bıraktığı her şeyi kaldırın: kitaplarını, giysilerini, pabuçlarını... Onun için her şeyi siz yapın!
Ki, sorumlulukları hep başkalarına yüklesin...
5. Onun önünde sık sık kavga edin!
Ki, bir gün aile parçalanırsa pek de şaşırmasın...
6. Ona istediği kadar harçlık vermekten kaçınmayın!
Ki, asla kendi parasını kazanmanın ne demek olduğunu öğrenmesin...
7. Yiyecekmiş, içecekmiş, konformuş, tüm arzularını yerine getirin!
Ki, istediklerini her zaman elde etmeye şartlansın...
8. Komşulara, öğretmenlere, polise, vs. karşı hep onun tarafında olun!
Ki, hepsine karşı önyargılarla davransın...
(Prof.Dr. Üstün DÖKMEN)
10 Eylül 2012
Oğuz & Babası
Oğuz re klamlarda duyduğunu nasıl kullanıyor; baba derki;–oğuz haydi hazırlan okul alışverişine gidiyoruz.
Oğuz der ki;–baba televizyonda diyorki okul alışverişi sizi tüketmesin..... : )))
Oğuz der ki;–baba televizyonda diyorki okul alışverişi sizi tüketmesin..... : )))
9 Eylül 2012
5 Eylül 2012
ŞİMDİNİN GÜCÜ
Herkes mutlaka okumalı! Geçmiş ve geleceğin yaşadığımız hayat üzerinde hiç bir anlamı olmadığını, sadece ve sadece şimdide yaşadığımızın bilincine varmamız gerektiğini anlatan bir kitap.
Bugün iyi olan, bugünü iyi yapar, geçmişini affeder, geçmişi ile barışır, geçmişin etkisinden kurtulur ve kendine iyi bir gelecek de hazırlar.
Hayatın akışına uyabilmek, olanı olduğu gibi kabullenmek, değiştiremediklerimiz için kendimizle barışmak, kabullenmek, karşımıza çıkan engellere , acılara, mutsuzluklara direnmeden onların içimizden akıp gitmesine müsade etmek (ki aslında tüm bu olumsuzlukları oluşturan da bizim düşüncelerimiz...) , gerçekten insan hayatında manevi aydınlanmayı sağlayan bir rehber kitap.
Bir çoğumuzun bildiği bir gerçek sadece şimdinin önemli olduğu, ancak bildiğimiz diğer bir çok doğru gibi bu da farkında olmamızdan bir süre sonra etkisini ve değerini yitiriyor. Benim için gerçekten içinden aldığım ve defalarca okuyarak sindirmeye, hayatıma sokmaya çalıştığım bir çok fikir , tema , öğreti vardı. Düşündüğüm, farkına vardığım ama yapamadığım, hayatıma nasıl uygulayacağımı bilemediğim, belki de hep egom tarafından çürütülen fikirler, biraz biraz yerine oturuyor kafamda, uygulaması zaman alacak gibi...
Bu kitabın devamı kitaplar da var.... Şimdinin Gücü Uygulama Kitabı, Varolmanın Gücü, Dinginliğin Gücü.
Kabul etmeliyim ki şu da var bu tür kitapları okumayı seviyor , yazanı da takdir ediyorum. İçeriklerinde buda'dan, budizmden, aydınlanmanın keyfine varmış keşişlerden , Isa'dan bahsediliyor. Ne güzel ki bizim inancımız olan fakat tam anlamıyla maalesef içeriğini kendimizde uygulayamadığımız, gerekliliklerini hayatımızla tam olarak bütünleştiremediğimiz dinimiz İslamiyet ve kitabımız Kur'an aydınlanmak, maneviyatı güçlendirmek konusunda en iyi kılavuz. Sanki tüm ideolojileri zaten içinde bulabileceğimiz bir dine mensubuz. (tabi uygulayanlar sözümün dışında kendilerini takdir ediyorum)
Rumi'nin dilinden düşürmediği ve insanın mutluluğunun veya huzurunun formülü olan "aşk" , "her şeyi sev" belki gerekirse "acı çek" "olanı kabul et", "hayata direnme" teorileri de manevi aydınlanmanın bizim için ne kadar içinde yaşadığımız ama içine giremediğimiz dinimizin temelinde yer aldığı bir gerçek, tabi farkında olana ve kabul edene... En güzeli de seni her an elinden yakalayıp acından çekeceğine emin olduğun Allah'ın varlığı ve buna duyduğun kayıtsız koşulsuz inanç, güvende olma hissi....
Bugün iyi olan, bugünü iyi yapar, geçmişini affeder, geçmişi ile barışır, geçmişin etkisinden kurtulur ve kendine iyi bir gelecek de hazırlar.
Hayatın akışına uyabilmek, olanı olduğu gibi kabullenmek, değiştiremediklerimiz için kendimizle barışmak, kabullenmek, karşımıza çıkan engellere , acılara, mutsuzluklara direnmeden onların içimizden akıp gitmesine müsade etmek (ki aslında tüm bu olumsuzlukları oluşturan da bizim düşüncelerimiz...) , gerçekten insan hayatında manevi aydınlanmayı sağlayan bir rehber kitap.
Bir çoğumuzun bildiği bir gerçek sadece şimdinin önemli olduğu, ancak bildiğimiz diğer bir çok doğru gibi bu da farkında olmamızdan bir süre sonra etkisini ve değerini yitiriyor. Benim için gerçekten içinden aldığım ve defalarca okuyarak sindirmeye, hayatıma sokmaya çalıştığım bir çok fikir , tema , öğreti vardı. Düşündüğüm, farkına vardığım ama yapamadığım, hayatıma nasıl uygulayacağımı bilemediğim, belki de hep egom tarafından çürütülen fikirler, biraz biraz yerine oturuyor kafamda, uygulaması zaman alacak gibi...
Bu kitabın devamı kitaplar da var.... Şimdinin Gücü Uygulama Kitabı, Varolmanın Gücü, Dinginliğin Gücü.
Kabul etmeliyim ki şu da var bu tür kitapları okumayı seviyor , yazanı da takdir ediyorum. İçeriklerinde buda'dan, budizmden, aydınlanmanın keyfine varmış keşişlerden , Isa'dan bahsediliyor. Ne güzel ki bizim inancımız olan fakat tam anlamıyla maalesef içeriğini kendimizde uygulayamadığımız, gerekliliklerini hayatımızla tam olarak bütünleştiremediğimiz dinimiz İslamiyet ve kitabımız Kur'an aydınlanmak, maneviyatı güçlendirmek konusunda en iyi kılavuz. Sanki tüm ideolojileri zaten içinde bulabileceğimiz bir dine mensubuz. (tabi uygulayanlar sözümün dışında kendilerini takdir ediyorum)
Rumi'nin dilinden düşürmediği ve insanın mutluluğunun veya huzurunun formülü olan "aşk" , "her şeyi sev" belki gerekirse "acı çek" "olanı kabul et", "hayata direnme" teorileri de manevi aydınlanmanın bizim için ne kadar içinde yaşadığımız ama içine giremediğimiz dinimizin temelinde yer aldığı bir gerçek, tabi farkında olana ve kabul edene... En güzeli de seni her an elinden yakalayıp acından çekeceğine emin olduğun Allah'ın varlığı ve buna duyduğun kayıtsız koşulsuz inanç, güvende olma hissi....
31 Ağustos 2012
İĞNEADA-KIRKLARELİ
Bu ağaçlarla çevreli müthiş yolda inanılmaz keyifli bir yolculuk yaptık ve buraya kadar gelmişken hatta İğneada'ya gitmeye niyet etmişken Dupnisa mağarasına da uğramadan gitmeyelim dedik. Oğuz mağaralar konusunda bir hayli tecrübeli olduğu için bu ona macera içeren bir oyun gibi geliyor artık ve acaip keyif alıyor... İğneada; doğası, denizi, ormanları bir harika ancak burası da bakım konusunda biraz emek istiyor.
30 Ağustos 2012
KIYIKÖY
Kıyıköy Kırklareli'ne bağlı bu küçük kıyı kasabası Kastro'ya göre biraz daha bakımsızdı. ama burasıda el değmemiş müthiş bir tabiat harikası hem denizi hemde ormanları ile. Yemek yemek için çok güzel balık lokantaları var bunlardan biri de bizim denemek için girdiğimiz Son Tango lokantası, küçük bir aile işletmesi samimi insanların işlettiği böyle yerlerde yemek yemek ayrı bir keyif, fiyatlarda gayet makul.
burasıda güzel işletilse ve bakım yapılsa, sahil elsen geçse, kabinler güzel tuvaletler olsa, şezlonglar koyulsa.... gerçekten de kaçamak yapmak için güzel bir yer. mutlaka gidilip görülmesi gereken yerler , tabi çok fazla şey beklememek lazım.
KASTRO _ KIRKLARELİ
Sağlı sollu ağaçların arasında sakin ve huzurlu bir yolculuk yaparak ulaştık İstanbul'a 2 saat uzaklıktaki KASTRO'ya. El değmemiş doğal güzelliği ile sakin bir yer ve İstanbul'a bu kadar yakın olması hem serin havalarda hemde yazın küçük kaçamaklar yapmak için bir alternatif. denizin bittiği yerde ormanların başladığı bu yerde enerji ile dolduğunuzu hissediyorsunuz.
sahilin o incecik ve bembeyaz kumu, denizin temizliği ve güzelliği, ormanların alabildiğine yeşilliği buranın İstanbul'a bu kadar yakın olmasına rağmen nasıl bu kadar sakin kalabildiği konusunda düşündürüyor insanı. mutlaka görülmesi gereken bir yer. ortamda bir iki yeme içme yeri var ama çok fazla tesis yok ve konaklama için ise hiç bir yer yok.
düzgün işletilse inanın denizi ile denize hemen oracıkta kavuşan nehiri ile ormanları ile Karadenizin o hırçın dalga sesleri ile Ege ve Akdeniz plajlarından daha da güzel ve bakir bir yer.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Bakış Açımız
İnsan ömrü ne kısa, oysa ki ne kadar çok şey var hayatta yapılacak, yaşanacak. 24 saate bir 24 daha eklense ve 2 günü 1 gün gibi, sevdiğimiz her şeyi 2 kere daha fazla yada 2 kat daha uzun yaşasak keşke.
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.
Benjamın Franklin
Diyeceksiniz ki o zaman acılarda 2 kat olacak. Diyeceğim ki olmasa... Hayal bu ya acılarda 2'ye tam bölünebilse ve 1 yarım olsa bize kalan...
Acılara etkisiz eleman muamlesi yapıp, mutlulukları hep 2 ile çarpmaya çalışmak, sorunlara eşit zaman verip fazla üzerinde durmamak lazım hayatta ki bize verilen sürede bu sınavın tüm sorunlarını çözüp geçer not alabilelim.
Gerçi geçer not alsakta sonuç ne ki sınıf geçmek mi iyi bir hayata terfi etmek mi. Yok öyle bir sıralama tek amaç bu sınavı en az yürek acısıyla tamamlamak....son bardak suyumuzu içmeden, yıllar devirmiş o gözleri kapatmadan geriye dönüp baktığında hafıza son kez, en az kalbi kırmış olmalı insan, en az günahı işlemiş ama en fazla gezip/görmüş, en fazla sevmiş ve sevilmiş olmalı... ve bu hayatın üzerine bir bardak su içip öyle dalmalı son uykuya .... gy
Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir.
Benjamın Franklin